“Prague is my town!" diye bağırıyordu heyecanla. Bu kente âşıktı: Ülkenin her köşesinde köklerini, anılarını, ölmüşlerinin izlerini arayan bir yurtsever gibi değil, kendini şaşırıp hayranlığın kollarına bırakan bir turist gibi, bir lunaparkta gözleri parlayarak dolaşan ve oradan ayrılmayı hiç istemeyen bir çocuk gibi.