Kapitalizmin zaman ile, insanın ise hem kapitalizm hem de zaman ile olan savaşını anlatan güzel kitaplardan.
Bir yandan, daha çok nasıl tüketime yönlendiririm? sorusunda arge çalışmalarını yoğunlaştıran sistem diğer yandan seri tüketimi gerçekleştirecek öğütülmüş, şekil verilmiş insanı yaratma çabasındadır. Zaman ise büyük bir tekrardan ibaret iken sistem bunu doğrusal olarak aktarıp insanda kaygı unsurunu ortaya çıkarmakta ve insan zaman kaygısı ile ölüm konusunu düşünmeye başlamakta, sonucunda seri üret-tüket zamana karşı güncel kal mottosuyla koskoca bir hiçliğin içine itilmiştir. Yazar bu noktada dinlerin de buna çanak tuttuğunu ifade ederek hiçliğin bir sitem çöplüğü olduğunu ortaya koymaktadır.
Kitapta yorgunluk toplumu ve şeffaflık toplumu gibi kitaplarına atıf da vardır. Zaten içerikleri genel hatlarıyla birbirinin devamı niteliğinde olduğu için zamanın döngüselliği yazarımıza da yansımış olacak ki sistemin kurduğu bu ''sığ tekrar'' yaşamın dinamikleri arasında dairesel bağ oluşturmuştur.
Byung-Chul Han'da eksik kalan bir nokta var her kitabında. Günümüz sisteminin tarifini yapıp onu ifşa ederken gerçekleştirdiği doğru adımları bir sonuca vardırmıyor. Evet ifşa ediyor ancak nasıl karşı durulmalı sorusuna cevap vermiyor. En azından sonuçları üzerine... Neyse ki bu noktada Byung-Chul Han okumalarından sonra Nietzsche okumaları önerebilirim size. Bu şekilde döngüsellik tamamlanacaktır.
Nihayetinde bir döngünün içindeyiz. Meselemiz kendi döngümüzü yaratmak olmalıdır. Hayat dediğiniz şeyin başka ne anlamı olabilir ki... Keyifli okumalar.