hiç üzülme
merak etme
-diyorlar-
görüşme hücresinin karanlık deliğinde
yüzlerine dürbünle bakar gibi baktığım dostlar
hiç üzülme
merak etme
-diyorlar-
belki de üzülmemek yıkar insanı
buralarda dostlarım
merak etmemek yıkar
hapislik demek bence
üzülmek ve merak etmek demektir
herşeyden önce
ve yeniden üzülmek ve merak etmek için
yarını beklemektir
hiç üzülme - diyorlar
peki ama dostlarım
hapislik nedir sizce?
ben nezaman attım şiirden noktalamayı?
yanılmışım sevgilim, ara sıra nokta şart
ben seni seviyorum - nokta
ben seni çok seviyorum - ünlem
ben seni çok çok seviyorum - ünlem üç nokta
ağaçlar çiçeklendi - nokta
kuşlar sevişiyorlar - ünlem
üçüncü dünya savaşı - azıcık soru
bu çocuk birgün büyür - nokta
bu çocuk birgün şu kadar olur - ünlem
"siyaset felakettir" mi demiş? - soru ünlem beş nokta
belli ki siyasetten hiç anlamıyor
siyasetten azıcık anlasaydı - virgül
buralarda yatmazdı - virgül koca koca köşklerde otururdu - virgül
bilmemnesiyle fındık kırardı - nokta
evet evet
en iyisi
aşk şiiri düşünmek
ilk değil buraları teşrifim
ama nedense
ağır geldi bu defa
belki çok güzel işlerle doluydu kafamın içi
belki bir beklediğim
belki bir sözüm
ve belki de
kollarında küçücük bir çocukla
bir kadın bıraktığım için dışarda
demiri ben
fabrikada severim
benim
demire saygım
rayların pırıl pırıllığından
dişlilerin şenlikli uyumundan
ve motorun gürül gürüllüğünden gelir
yoksa
duvarları kan
deri
ve insan kılı
yaşamak budur deyip
kavramışlar parmaklıkları
betonda hüzün
tahtada taşta sıvada hüzün
demir çoktan yitirmiş soyluluğunu
hayâle yer yok, karıcığım
burda nasıl yaşanıldığını düşünmeğe çalışma sakın aklın
ve hayalin ötesinde bir yer burası
ne metrekareyle ölçülür
ne de metreküple
bir acıklı hikâyeyi bıçağının ucuyla çözmek isteyenle
kaleminin ucuyla çözmek isteyeni koymuşlar aynı yere
altı metrekarede
saçı sakalı öfkesi nefreti öcü ve acısıyla
tam on kelle çetin adam
çetin
ve çetrefil
bak ki kurtlar gibi paralamışlar birbirlerini
bak ki kuzular gibi mışıl mışıl
himalayaların tepesine tırmanmak güç
ama mümkün
okyanusu aşmak da güç
ama mümkün
ay'a ulaşmak da öyle
ama mümkün değil işte
bülbülün eti için öldürüldüğü bir ülkede
sanatı zincire vuranlara
meram anlatmak
öt kuşum
öt kuşum
öt güzel kuşum
eller ne derse desin
ben sana vurulmuşum
açıyor ağzını lübnanlı abdülsettar
ulen, diyor, ulen siz var mısınız
ulen, diyor, diliniz bile yok sizin ulen
dininiz bile bizim
ulen
arapçadan bir lokma acemceden bir
alamanca ingilizce firenkçe
şimdi de amerikan kuyrukçuluğu
diliniz bile yok sizin ulen
dininiz bile bizim
ulen
ve başlıyor saymaya o arap gırtlağıyla
mahkeme mübaşir müddeiumumi
kâtib-i zabıt ve hâkim ve reis
mütâlea karar temyiz lâyiha
ve âhiren elfâtiha
ulen, diyor, diliniz bile yok sizin ulen
dininiz bile bizim
ulen
sizin olan
sadece ve sadece
şu rezil
şu kepaze
ahır gibi hapishane
ulen, diyor, ulen siz var mısınız?
yirmidört saattenberi dinmedi yağmur
avlunun betonuna elenip duruyor
ve ben
az kalsın kaçırıyordum keçileri koğuşta
dışarda yağmur olduğunu düşünmekten
yağmurun yağdığını görmek başka şey
yağmurda ıslanmak başka
yağmurun yağdığını düşünmek başka şey
tasarlamak başka
ve bir de
-ki en kötüsü-
yağdığını duyup da kulaklarınla
gözlerinle görememek
oğlumu gördüm bugün
oğlum onsekiz aylık
oğlum gördü
yurtlardan ve yuvalardan
okullardan önce bu demirparmaklığı
cam değil aramızda
demirparmaklık değil
polis değil savcı değil gardiyan değil
insanın insana kulluğudur
oğlumla aramızda duvar gibi yükselen
oğlumu gördüm bugün
anasının kucağında
demirparmaklığın öteyanında
oğlumun adı temmuz
daha onsekiz aylık
karşıkarşıya duruyoruz
aramızda demirparmaklık
kavradı demirparmaklığı oğlum
alçakların yakasını kavrar gibi kavradı
baktı en kahreden gözlerle
baktı onsekiz ayın şafağından
karşısındakinin zincirli gözlerine
"bu, baba!" dedi
can diyorsun cancağızım
canımızın güvenliği diyorsun
yoksa yok, ne yapalım
olmasın varsın
işte var ya
gardiyanlı evimizde sürgümüz kilidimiz
hem canım
can dediğin de ne yâni
gülün kokusu
üç gün susuz bırakırsan
uçup gider gariban
toprakları tutsaksa bir ülkenin
nehirleri gölleri ve kıyıları
madenleri tutsaksa bir ülkenin
elleri ayakları gözleri
tıkanmışsa karanlığı akıtan kanalları
irinleşe irinleşe büyüyorsa haksızlık
ve kapatıp ışık sızan kapılarını
yatmışsa yüzükoyun
tutsaksa aydınlığı
elbet tutuklu olur
şairi sanatçısı