Bir kadın düşünün gençliğinin baharında karanlık zihniyetlerle, adetlerle, toplumsal normlarla, erkek egemen zihniyetin kokuşmuş çarklarına karşı beyaz bir güvercin misali savaşsın ve tüm bunları şiiriyle, ideolojisiyle ve duruşuyla alaşağı etsin. Füruğ Ferruhzad işte öyle bir kadındı tüm yasaklara engellemelere sansürlere dogmalara rağmen.... 1954'te o dönemin koşullarında cesur sayılabilecek bir karar alarak eşinden boşanması ve mahkeme kararıyla çocuğunun velayeti babasına verilmesi onun hayatının en büyük tradejisi oldu. O günden sonra da bir daha oğlunu göremedi.Kadın kimliğini yok eden her kurala, her baskıya, ataerkil bakış açısına karşı çıktı. Şiire sığındı ve başkaldırısını şiirle dillendirdi. İran'daki pek çok kadının da sesi ve ışığı oldu. Onun bu mücadeleci, kadın olarak toplumda var olma süreci, her türlü yıkıma, sosyal benliğe, bireyin özgürlüğüne karşı sergilenen her bir tutuma karşı o güçlü duruşu bir devrimci cesaretiyle onun genç yaşta hayattan ayrılmasına rağmen sesini ve ideolojisini tüm dünyaya duyurmasını sağladı.
Şiirlerinin arasında özellikle "Günah"şiiri beni oldukça etkiledi. Evli bir kadının başka bir erkekle geçirdiği aşk dolu geceyi ele alan şiir İran şiirinde milat gibi toplumun tüm katmanlarında sarsıntı oluşturmuş olması oldukça etkileyiciydi.
Günah işledim hazla dolu bir günah
Sıcak ateşli bir kucakta
Günah işledim demirden
Ateşli kollar arasında
Yüreğime dokundun sevgili Feruğ....