... kuşkusuz hiçbiri bunun yanıtlayamazdı, öyle işte, kolayca açıklanamayacak bazı davranışlar vardır hep, hatta bazen zor bir açıklama bile bulunamaz.
Konuşma, dedi doktorun karısı yumuşak bir sesle, hepimiz susalım, sözlerin işe yaramadı anlar vardır, keşke ben de ağlayabilseydim, her şeyi gözyaşlarımla söyleyebilseydim, anlaşılayım diye konuşmak zorunda kalmasaydı.
Başlangıçta sarsılmaz gibi görünen kararlılığı azalmaya başlıyordu, burun deliklerine dolan ve gözlerini acıtan gerçek karşısında, sözlerden eyleme geçme zamanının geldiği şu anda gücünü azar azar yitiriyordu.
Adam hayatı boyunca unutamayacağı bir anın içinde olduğunun bilincindeydi. O nedenle zamanı sonsuza yayarak hissettiklerini sonuna kadar içine çekip saklamak istiyordu.
Herkesin rollerinin sürekli değiştiği devasa bir tiyatro sahnesinden başka bir şey değil bu gezegen. Yeni rolüne ne kadar hızlı adapte olursan o kadar çok hayatta kalacağın bir oyun sadece.
İşte ekosistem dediğimiz şey de tam da bu. Hayatın kendisi. Avcı olan her şey aynı zamanda potansiyel bir avdır aslında. Tüm canlıların birbirine bağlı olup dairesel ip var sanki. İnsanın en büyük yanılgısı bu Galen.
Elimizdeki en kıymetli şey olan zamanı, ihtiyacımız olmayan bir süre eşyaya sahip olmak için kullanmak modern insanın laneti gibiydi. Temel ihtiyacı olmayan lüksleri hayatına sokup daha sonra o lüksler olmadan yaşayamıyordu insan. Modern zamanlar, lüks ihtiyacı temel ihtiyacı dönüştüren garip bir denklem kurmuştu adeta.