Yaşadığı an temelsiz, amaçsız kaygılarla doluydu. Gelecekte ise onu bekleyen, karşılığında hiçbir şey elde edilmeyecek sınırsız özverilerdi.
İşte hayatın ona sunduğu buydu... Ne için yaşayacaktı? Beklentisi ne olabilirdi? Hangi amaca yönelecekti? Sadece var olmak için mi yaşayacaktı? Oysa o tüm varlığını eskiden beri bir ideal, bir umut, hatta bir hayal uğruna feda etmeye hazırdı. Sadece var olmak ona hep az gelmişti, onun istediği daha fazlasıydı. Diğer insanlardan daha yüksek birtakım haklara sahip olduğuna inanması belki de bu isteklerinin gücünden ileri geliyordu.
Fotoğrafçılıkla yakından alakadar olan Sultan Abdülhamid Han ‘’Her resim bir fikirdir, bir resim, 100 sahifelik yazı ile ifade olunamayacak siyasi ve hissi manaları telkin eder’’ sözüyle bütün Osmanlı coğrafyasındaki şehirlerin binaların devlet adamlarının ve ahalinin dahi fotoğraflarını çektirerek adeta memleketi avucunun içi gibi seyretmiştir. Ayrıca dünyanın muhtelif ülkelerinin fotoğraflarını da bir araya getirmiş ve bu vesileyle bizlere büyük bir albüm koleksiyonu miras bırakmıştır.