Niçin insanın karmaşık bir ruha sahip olduğunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?
Eğer kişi kendisiyle gelecek ölçülü ve bilgili bir kimse bulamazsa, o zaman, zapt edilmiş ülkesini terk eden bir kral gibi, ormandaki yalnız bir fil gibi yolunu tek başına yürüsün.
Sahip olduğumuz bütün zamanın şarap gibi şişelenip bize uzatıldığını hayal edin. Bu şişenin ömrünü nasıl uzatırız? Yudum yudum içip tadını çıkararak mı yoksa kafaya dikerek mi?
Kalabalık bir odaya girmek her zaman zordur. Herkes kendi sıkı çemberini oluşturup kahkahalarla muhabbete dalmışken, yalnız bir atom molekülü gibi dolanmanın yarattığı o tuhaf hissiyat.
Yaşamın kısalığından korkacak kadar farkında olmamın, her fırsatta yaşamın tadını çıkarmamı sağladığını düşünüyorum. Sevdiğim kadın ve çocuklarımla geçirdiğim değerli anların kıymetini bilmemi sağlıyor. Kötü şeyler kadar, iyi şeyler de yoğun ve derinlikli yaşanabiliyor.
Eğer bir savaş tutsağı kadar acı çekiyor ama esir kampı yerine güzel bir evde yaşıyorsanız şöyle düşünürsünüz: "Off... İstediğim her şeye sahibim, niye mutlu değilim?"