Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Laiklik eski Yunanca'dan gelen bir sözcüktür. Eski Yunanca'da 'laikos', ruhban olmayanları, sıradan insanları tanımlayan bir söcükmüş. Daha sonra bu sözcük, Fransızca'ya geçmiş ve biz de Fransızca'dan almışı­z. Laiklik genel olarak, 'din ve devlet işleri­nin birbirinden ayrılması' olarak tanımlanır ki, bu tanım yanlış olmamakla birlikte çok eksiktir. Laiklik, bir ülkede yönetenlerin 'yönetme yetkilerini' Tanrı'dan ya da din kurumundan değil, başka bir kaynaktan almaları ve yöneti­min ilkelerini belirlerken, kutsal kitapıara değil, insan aklına ve gereksinimlerine öncelik vermeleridir. Bu bakımdan, eğer 'halk egemenliğine' da­ yanan bir yönetim oluşturacaksanız, ister is­temez laik olmak zorundasınız. Zira her eko­nomik yönetim laik olmak zorundadır. Her laik yönetim, demokratik olmasa bile...
Atatürkçü Yahya Akengin diyor ki: "Hakkını teslim etmek gerekir.Türkler, İslâmiyetle müşerref olduktan sonra yükselişte olmuştur." Akengin böyle söylüyor ama Atatürk katiyen böyle düşünmüyor. Atatürk'e göre " islâmiyet, Türkleri uyuşturmuştur: İslâmiyet, Türk milletinin milli bağlarını gevşetmiştir. Atatürk'ün 1931 yılında, Afet inan'a bizat yazdırdığı, daha sonra 40.000 bastrarak okullarımızda okuttuğu VATANDAŞ İÇIN MEDENİ BİLGİLER isimli ders kitabının 12. sayfasında diyor ki "Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır. Fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz. Türkler, İslâm dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi, Bu dini kabul ettikten sonra. bilâkis Türk milletinin mill bağlarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanlarını uyuşturdu!" Bu iddia Atatürk'e ait. Şimdi sormak lâzım. Atatürk'ün tesbiti doğru mudur? Hayır! Yanlıştır! Türkler, Söğütçük'ten, bin km lik bir yurtçuktan, 1585 yılında Viyana önlerine kadar gittikleri ve 23 milyon 334 bin 600 km ye yayıldıkları zaman Müslüman idiler. Müslümanlık bizi uyuştursa idi, Osmanlı Devleti dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olmazdı.
Sayfa 31 - Yakın Plan Yayınları, 4. Baskı 2020
Reklam
Güç verilince yozlaşan her şey gibi din de yozlaştı
İslam ve gericilik Birinci Dünya Savaşı sonrası İttifak Devletleri'nin işgaline karşı Sovyetler Birliği'nin yardımıyla Atatürk liderliğinde bir ulusal bağımsızlık savaşı veren Türkiye, İkinci Dünya Savaşı ertesi NATO üyesi oldu ve giderek yabancı sermaye tarafından kuşatıldı. Egemen sınıf, komünizm korkusuyla "dış saldırıya ve iç karmaşaya karşı toplumsal bağları pekiştirecek ahlaki ve toplumsal bir güç" ihtiyacını hissetmeye başladı. Bu bağlamda, devlet okullarında müfredata yeniden din dersi koyuldu, imam hatip okulları açıldı ve devlet radyosunda dinsel programlar yayınlamak gibi dini destekleyici kimi önlemler alındı.
Sayfa 319Kitabı okudu
Sonuna kadar okuyun, Atatürk'ün yapmak istediğini anlayan bir yabancı...
Birinci Dünya Savaşı ertesi kendi otoriter liderliği altında bir cumhuriyet kuran Atatürk, bu "modernleştirici"lerin ilkiydi ve modernleşme, eski Osmanlı İmparatorluğu'na göbekten bağlı olan dinsel otorite ile çatışmaya girmek anlamına geliyordu. Atatürk bu nedenle tekke ve zaviyeleri kapattı, Batı'dan alınma ve şeriattan uzak bir yasal düzen kurdu, modern dünya ile uyumsuz pek çok eski geleneği ortadan kaldırdı ve devletin dininin İslam olduğunu söyleyen anayasa maddesini sildirdi. Fakat özünde ilerici bir din olan gerçek İslamı "halkı sömüren, idareyi yoldan çıkaran ve inancı yanlış yorumlayan yobaz gerici din adamlarından" kurtararak özgürleştirdiği ve yeniden keşfettiği konusunda ısrarlıydı.
Sayfa 317Kitabı okudu
167 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Söz'ün Gücü
#SözünGücü #HilmiYavuz #DünyaKitapları #Deneme Söz' ün Gücü, Hilmi Yavuz'un 2001-2003 yılları arasında yazmış olduğu otuz dokuz denemeden oluşuyor. Hilmi Yavuz, şairliği,yazarlığı ve felsefeciliği yanında denemeciliğiyle ön plana çıkmış bir aydınımız.Denemelerinde bahsettiği konular karmaşık da olsa, konuya hakimiyeti, bilgi birikiminin
Söz'ün Gücü
Söz'ün GücüHilmi Yavuz · Dünya Aktüel · 20039 okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
AHLAK, İNANÇ ve VİCDAN
İskandinav ülkeleri günümüzde herkesin hayranlıkla baktığı, ekonomisiyle, özgür düşüncesiyle, refahlık seviyesi ve insanlara verdiği değerle herkesin yaşamak istediği bir konumdadır. Farklı eğitim sistemleriyle, farklı inançları bir arada tutabilmesiyle, hapishanedeki insanlarına bile verdikleri değerle ve belki de hapishanelerinin olmasıyla
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov · Kapı Yayınarı · 202199,2bin okunma
Reklam
Peki babacığım, Osmanlı İmparatorluğu bir din devleti miydi, bir demokrasi mi? "Osmanlı İmparatorluğu elbette bir din devleti, bir 'teokrasİ' idi. Fakat din temeline dayanan 'şeri hukuk' yanı sıra, geniş bir 'örfi hukuk' uygulaması vardı. Örfi hukuk, dinle bağlantısı olmayan ve o yöredeki alışkanlıklara ve örfe dayanan hukuk anlamına geliyor.
Milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
- Anladığım kadarıyla, toplumlarda yönetenlerin yetkilerini aldıkları üç kaynak var. Bunlardan biri zorbalık ve kaba güç, ikincisi din ve tanrı ve nihayet üçüncüsü (demokrasi halkın yönetimi olduğuna göre) halk. Doğru anlamış mıyım? "Aferin kızım, çok iyi anlamışın."
-Peki babacığım, Osmanlı Imparatorluğu bir din devleti miydi, bir demokrasi mi? "Osmanlı Imparatorlugu elbette bir din devleti, bir 'teokrasİ' idi. Fakat din temeline dayanan 'şeri hukuk' yanı sıra, geniş bir 'örfi hukuk' uygulaması vardı. Örfi hukuk, dinle bağlantısı olmayan ve o yöredeki alışkanlıkla­ra ve örfe dayanan hukuk anlamına geliyor. Doğrusu fazla kafanı karıştırmak istemiyo­rum ama, o dönemde bir devletin kurulma­sında dinin nasıl etkili ve belirleyici olduğunu anlatmam gerek. Diger dinler de olduğu gibi, islamiyet’de de değişik mezhepler vardır. Bunlar arasında en yaygın olanlarından biri, Sünni-Hanefi mezhebi idi ki; İslam peygaberi Hz. Muham­med'in ölümünden sonra, bir türlü seçimle gelen dört 'halife'yi, Abbasi Ailesi devralmış­tı. Halife, Hz. Muhammed'in 'halefi' , yani onun yerine geçen insan demekti ve islam dünyası için de, belirli bir ağırlığı vardı. Büyük Selçuklu imparatorluğu, kuruluş 'iznini', o dönemde Bağdat'ta oturan Abbasi halifesinden aldığı gibi, aynı şeyi Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar da yapmışlardı. Zaten Yavuz Sultan Selim Mısır'ı zaptettiği zaman, oraya sığınmış bulunan son Abbasi Halifesi'ni istanbul’a getirmiş ve bir törenle bu makamı Osmanlı Hanedanı adına devral­mıştı. Yani, Sultan Selim'den sonra Osmanlı padişahları, aynı zamanda 'islam halifesi' un­vanını kullandılar. Tabii sadece Sünni'lerin gözünde halife idiler."
Reklam
Atatürk'ün aslî laikleştirici reformlarını gerçekleştirdiği sıralarda Batı siyasî sistemlerine dair genel bir bilgiye sahip olduğu hususunda mutabakat vardır; fakat o, aynı zamanda (Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt gibi) yurtdışında bulunmuş meslektaşlarından aldığı bilgiyle de bağımlıydı.
Sayfa 69 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Atatürk'ü sevmek zorunda değilsiniz ama fikirlerini benimsemeniz gerekir :)
"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir" (syf:20) Kitap Atatürk'ün sözleri ve fikirlerinin derlemesi den oluşuyor. Atatürk'ü seversiniz yada sevmezsiniz bu size kalmıştır ama onun fikirlerini benimsemeniz gerekir. Lider ruhlu, ileri görüşlü, bilime öncülük veren, stratejik hareket eden, zeki ve en önemlisi yoğun vatan sevgisi ile hareket eden bir dünya lideridir. Birçok savaşı alnının akıyla çıkmıştır ve tüm benliğini vatanına, milletine adamış bu uğurda elinden gelen fazlasını dahi yapmıştır. Kitabı okudukça aslında bize öğrettikleri gibi bir lider olmadığını çok daha fazlası olduğunu birçok konuda iftira atıldığını da görebilmekteyiz en basit tabiriyle Atatürk'e din düşmanı deselerde aslında tüm dinlere saygılı olduğu tüm dinleri kabul ettiğini ve tek gayesinin din ve devlet işlerini ayırmak olduğunu net bir şekilde görebiliriz ki bu sadece ufak bir örnek:))) Aslında üstüne öyle çokta konuşulacak bir kitap değil her sözü ayrı bir alıntı ve ayrı bir ders niteliğinde ve bence her Cumhuriyet evladının yada Cumhuriyet'i ilke edinmiş herkesin okuması gerektigini düşündüğüm bir kitap Ne zaman kendimi umutsuz ve kötü hissetsem sözleri bana kendimi hep iyi hissetirmistir "Umutsuz durumlar yoktur umutsuz insanlar vardır ve ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim" ~M.K.A "Şayet birgün çaresiz kalırsanız bir kurtarıcı beklemeyin kurtarıcı kendiniz olun" ~M.K.A
Bağımsızlık Benim Karakterimdir
Bağımsızlık Benim KarakterimdirMustafa Kemal Atatürk · Aylak Adam · 2017708 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba, bugün ilk defa Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bir kitabına inceleme yazıyorum. Biliyorum haddime değil iyi ya da kötü eleştirmek. Ki öyle yapmayacağım. Kitaptan ve Atatürk’ten bahsedeceğim. Nasıl bir kitap olduğunu söylememe gerek bile yoktur zaten. Kitabı anlatmaya geçmeden önce, Ulu Önderimizden, Atamızdan biraz bahsetmek
Vasiyetim
VasiyetimMustafa Kemal Atatürk · Örgün yayınevi · 2019100 okunma
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.