Sonunda bir öyküye dökerek çıkarıp da içimden atana kadar yıllarca peşimi bırakmadı bu görüntü; tüm kasaba halkının pencerelerinden bakarken gördüğü ortak bir rüyaydı sanki.
Dedem iki kez belediye başkanı olmuştu, parayla da matrak bir ilişkisi vardı ama yalnızca yanında aileden bir kadın varsa ikinci sınıfta yolculuk ederdi. Neden üçüncü sınıfı yeğlediğini sorduğumda, "Çünkü bir dördüncü sınıf yok," yanıtını verirdi.