Ölümsüzlük arayışına kavuşsaydı insanoğlu nasıl bir cenderenin içine düşecekti onun bir simülasyonunu okuduk. Ölmemek mutluluk mudur? Her zamanki gibi önce bir coştuk , lütuf gördük. Sonra dedik ki aha başımıza iş açıldı , bu iyileşmeyecek olanlar artık ölmeli. “Her şey sevdiklerimizin acısını dindirmek için” algısıyla “onlardan kurtulmaya çalışan yakınları birer katil” algısı kapıştı. Kim eşini dostunu sınır ötesi ediyor diye başladık takibe. İşimiz yok çünkü , malzeme lazım ki konuşalım. Bir de yeraltı insanları türedi. Olmazsa olmazımız. Okudukça dedim ki (Saramago ya inat :p ) Rabbim ne büyüksün, bizi bilip tüm düzeni ona göre kurmuşsun. En azından ölememeyle uğraşmamız gerekmiyor. İşimize geldiği gibi davranma süremiz üç beş günü geçmiyor , hemen çıkarlarımızın peşine hurraaaa… Sonuç olarak Saramago okumayı seviyorum. Görüşleriyle ve manevi değerlerinizi tiye alışıyla beni zorladığı olsa da yine de okumayı seviyorum. Ayrıca aslında dikkatli okumak lazım çünkü tüm konuşmalar , aralara virgül atılarak tek paragrafta mesela. Bu da Saramago’nun farkımız tarzımız deyiş şekli. Böyle düşününce yazık ettim kitaba. Teneffüslerde, küçük zaman dilimlerinde üç beş sayfa okuya okuya hakkını veremedim yine. Kötü alışkanlıklardan kurtulamıyor insan. Ayrıca ölümü son sayfalarda hafife almış. Ya da aşkı gereksiz yüceltmiş. Ya da ben alt metni görme konusunda eksiğim ki görünene takılıp arka plandan bihaberim. Her şey mümkün.