Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aylin

İnsanları kategorilere ayırmanın mümkün olduğu ölçüde, en şaşmaz kıstas, onları hayat boyu sürüp giden şu ya da bu etkinliğe yönelten, çok derinlere kök salmış arzularıdır.
Sayfa 208
Reklam
... kaldı ki aşklar da imparatorluklar gibidir; üzerine dayandırıldıkları düşünceler un ufak olduğunda, onlar da silinir gider.
Sayfa 183
Hafifliği öğrenebilmeyi ne kadar isterdi! Onu kendi zamanına aykırı bir kişi yapan bu kabuktan çekip çıkaracak biri olmasını öyle çok istiyordu ki.
Sayfa 157

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yalnızca en çocuksu sorular gerçekten ciddi olan sorulardır. Cevapları olmayan sorulardır bunlar. Cevabı olmayan soru, aşılamayacak bir engeldir. Başka bir deyişle insani olasılıkların sınırlarını belirleyen, insan varoluşunun sınırlarını saptayan cevabı olmayan sorulardır.
Sayfa 153
Peşine düştüğümüz hedefler hep bir parça sislerle örtülüdür. Evliliği özleyen genç kız bilmediği bir şeyi özler. Ün peşinde koşan gencin ün denen şey hakkında en ufak bir bilgisi yoktur. Attığımız her adıma anlamını veren şey o adım hakkında hiçbir şey bilmememiz gerçeğidir.
Sayfa 136
Reklam
Sabina'nın dramı ağırlığın değil hafifliğin dramıydı. Onun payına düşen yük değil, varolmanın dayanılmaz hafifliğiydi.
Sayfa 136
Sabina için gerçek yaşamak, ne kendi kendimize ne de başkalarına yalan söylememek, ancak insanlardan uzak olunduğunda mümkündü; yaptığımız işlere başkasının gözü değdiği an, ister istemez o göze hoş görünmeye çalışırız ve yaptığımız hiçbir şey dürüstçe olmaz. Bizi seyreden birilerinin olması, bizi seyredenleri bir türlü aklımızdan çıkaramamak, yalanlar içinde yaşamak demektir.
Sayfa 125
Aşırı uçlar ardında yaşamın sona erdiği sınırlar demektir ve sanatta da politikada da, aşırılığa duyulan tutku, ölüme duyulan örtük bir özlemdir aslında.
Sayfa 106
"Gürültünün iyi bir yanı var. Sözcükleri boğuyor," dedi. Ve birdenbire bütün yaşamı boyunca konuşmaktan, yazmaktan, konferans vermekten, cümleler kurmaktan, düşünmekten başka bir şey yapmadığını fark etti; öyle ki, sonuçta bütün sözcükler kesinliğini kaybetmiş, anlamları silinmiş, içerikleri yitmiş, çerçöpe, samana, toza, kuma dönüşmüşlerdi; beyninde dört dönerek, beynini cırnaklayarak, uykusuzluğu, illeti olmuşlardı. İşte o anda, belli belirsiz ama bütün gücüyle özlediği şey, uçsuz bucaksız bir müzik, mutlak bir ses, hoş, mutlu, her şeyi sarıp sarmalayan, her şeyin üstesinden gelen, pencereleri zangırdatan, acıyı, boşunalığı, sözcüklerin kendini beğenmişliğini bir daha geri dönmemecesine silip götüren tekdüze bir tekrar oldu. Müzik cümlenin olumsuzlanmasıydı, müzik sözcüğün karşıtıydı!
Sayfa 105
Kadın olmak Sabina'nın seçmediği bir yazgıydı. Seçmediğimiz bir şeye kendi erdemimiz ya da başarısızlığımız gözüyle bakamayız. Sabina, seçmediği yazgısına karşı en doğru tavrı almak gerektiğine inanırdı. Kadın olarak doğmaya isyan etmek ona göre bundan gurur duymak kadar aptalca bir şeydi.
Sayfa 100
Reklam
Karşı konulmaz bir düşme arzusunun pençesindeydi.
Sayfa 72
Gereklilik büyülü çözümler tanımaz - bunlar rastlantının işidir. Bir aşk unutulmaz olacaksa eğer, küçük rastlantılar Assissili Francesco'nun omuzlarına konan minik kuşlar gibi hemen o an kanat çırpa çırpa gökten aşağı doğru süzülmelidir.
Sayfa 59
... birbirinin tıpatıp eşi, ruhları görünmez olmuş bedenlerle dolu uçsuz bucaksız bir toplama kampından başka bir şey değildi yaşadığımız dünya.
Sayfa 57
Yük ne kadar ağır olursa, yaşamlarımız o denli yaklaşır yeryüzüne, daha gerçek, daha içten olur.
Sayfa 13
Duygusal olarak olgunlaşmayan ebeveynler, çocuklarının duygularını ve içgüdülerini nasıl onaylayacaklarını bilmezler. Bu onaylama olmadan, çocuklar başkalarının onlar hakkında emin oldukları şeylere boyun eğmeyi öğrenir. Bir yetişkin olarak gerçekten istemedikleri ilişkilere razı olduklarında kendi içgüdülerini inkâr edebilirler. Sonrasında da bu ilişkinin yürüyüp yürümeyeceğinin başkalarına bağlı olduğunu düşünebilirler.
4.218 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.