Shakespeare'in Romeo ve Jüliet'inde şöyle bir diyalog var;
Benvolio "Beni dinle ve onu düşünme, unut." der.
Romeo, "Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek?" diye cevap verir.
Bir gün her şey siyah beyaza döner, peki ya düşünceyi unutmak, mümkün mü?
"Kaybedebileceğin bir şeye bağlandığında, incinmeyi göze alırsın. Sevmek incinmeyi göze almaktır." diyor Kemal Sayar.
Cemil Meriç daha ileri gidiyor:
"Rüsvalığı göze almayan sevmemeli."
🪐♾
“Bir gün en sevdiğim öldü. Ben neye üzülsem hep onun ölümüne ağladım.” diye bir söz okudum az önce. Göğsümün vitrinini devirdi, tuz buz etti her şeyi. Hep böyledir. Bir gün en sevdiğin seni terk eder ve ardından kim gidersen gitsin, onun olmayışına ağlarsın. Hayat, tam da böyle.
Acaba diyorum ben mi yanlış düşünüyorum?
Nedir bu duyguları dizginleme düşüncesi sizdeki anlayamıyorum çoğu zaman.
Sevgi diyorum sevginin ölçüsü olur mu hiç..
Olur diyorlar olur, zira
olmazsa biri gidince diğeri kalınca yaralar geçmek nedir bilmez..
Ama bilmedikleri bir şey var; gülü seven dikenine katlanır duymadınız mı bunu hiç.
Sevgideki yarayı göze alamayacaksam sevmek boşuna değil mi ki?
Seveceksem dolu dizgin yara almaya da razıyım en kalıcı olanından bile olsa,
Zira sevgiden gelen yara da kâr aslında, çünkü bir yara çok şey öğretir insana...
🥀🍂
YORULDUM
İnsanlardan sogumaya başlıyorum inceden dostum dediğin insan bir bakıyorsun bir yabancı kardeşim dediğin kişi aslında en büyük esaretin sevdiğin adam elini kanatan bir bıçak diğer insanlardan söz bile etmiyorum🖤
Kendisini konuşarak değil, susarak anlatmayı öğrenmiş çocuklardık.
Cüsseli laflardan ürker, kırılgan sessizliklere sığınırdık.
Nihayet hem parçalandık hem de anlaşılmadık..