Beyza Erçil

Sabırla hareket edip insanlardan hiçbir beklentiye girmemek de olmazsa olmaz bir kaide. İnsanlık tarihinde kendilerine tek bir beşerin bile iman etmediği nice peygamberler gelip geçmiştir. Onlar tebliğlerini yapmışlar, vazifelerini yerine getirmişler, insanlardan yana hiçbir beklentiye kapılmadan mütevekkil bir kalple Rablerine dönmüşlerdir. Kur’an‘da peygamberlerin dilinden aktarılan “Ben sizden hiçbir ücret/karşılık istemiyorum. Benim ücretimi/karşılığımı vermek alemlerin Rabbi Allah’a aittir.” hikmetinin manası tam da budur. Biz de anlatırken doğruyu anlatacagiz, zamanı ve zemini kollacağız, hikmetle konuşacağız ama insanlardan hiçbir şekilde karşılık beklemeyeceğiz. Anlatırken, konuşurken ve yazarken tek amacımız olacak: Rabbimizin bizden razı olması.
Sayfa 67
Reklam
Tutarlı bir amelle sözü desteklemek de yine sözün kıymetini artırıcı işlerdendir. Söylediğimiz sözlerin muhataplarınızın yüreğine gitmesi bizim samimiyetimizle ve söylediklerimizi hayatımıza geçirme oranımızla yakından ilgili. “İnsanlara iyiliği emredip kendimizi unutmak.” yüce kitabımızda kınanın ve yerilen işlerden bir tanesi. Gerçekten de başkalarına sadece direktif veren ama kendisini o şeylerle mükellef tutmayan insanlar ne kadar yaldızlı konuşurlarsa konuşsunlar bereket havuzundan içemezler.
Sayfa 66
Sükûtu seveceğiz. Her konuda konuşma ve fikir beyan etme mecburiyetinde olmadığımızı, bilmediğimiz meseleleri bilenlere havale edebilmenin güzelliğini, bazen konuşarak değil susarak mesaj verilebileceğini idrak etmemiz şart. Çoğalan metanın ücreti nasıl düşerse yerli yersiz sürekli konuşan kişinin de sözlerinin kıymeti kalmaz. En hikmetli cümleleri bile kuruyor olsanız arada es vermezseniz tesiri yok olur gider.
Sayfa 66

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yerinde ve zamanında konuşmak, sözü bağlamından koparılabilecek şekilde çok anlamlı biçimde söylememek, muhatapların idrak seviyesini gözetmek, umuma açık konuşmalarda her bir harfi tartarak cümle kurmak, öfke ve hamaseti coşturmaya odaklanmamak, tarafgirliğe sapmamak ve saplanmamak, hakikatten zerre miktarı ayrılmamak gibi zaten bildiğimiz birçok önemli kural günümüzde daha da hayati hale gelmiş bulunuyor.
Sayfa 64
Genç nesillerimize İslam’ı anlatırken en az ibadetler kadar muamelata da ağırlık vermemiz gerekiyor. Nezaket, kibarlık, kararında mesafe, saygı, kullara tahammül ve şefkat, kamusal alanda davranma adabı, insanlarla bir arada bulunma ahlakı, sınırlara riayet, mahremiyete saygı gibi birçok başlık namaz, oruç, zekat, hac anlatılırken mutlaka gündemde olmalı ki böylece çocuklarımız İslam’ın sadece şahsi ibadetlerden ibaret bir ruhban dini olduğu zannına kapılmasın.
Sayfa 63
Reklam
Haddimizi aşmamak adına imanımız ve kimliğimiz üzerinde derin bir tefekküre ihtiyacımız var. Bize dayatılan gündemlerin ardından koşturmamak, istikametimizi bozmaya çalışanların oyunlarına gelmemek ve inandığımız şeylere samimiyetle sarılmaktan vazgeçmemek için bu şart. Böyle yapmadığımız takdirde milyonlarca başsız ve bakışsız bedenin ortalıkta gezindiği, önüne gelen tarafından güdülmeye teşne, kocaman bir sürüden farkımız kalmaz.
Sayfa 59
Her dönem kendi imtihanlarıyla geliyor. Bilgiye ulaşmanın böylesine kolaylaştığı ve ucuzladığı günümüzde karşımızdaki en büyük tehlike haddini bilmek kavramının unutulmasıdır. Modern insan eline geçen imkanların verdiği şımarıklık ve azgınlıkla Rabbinin karşısındaki sorumluluklarını unutmuş, her şeyi tartışmaya açma cüretini kendinde bulmuş, sınır ve hudut tanımaz bir varlık haline gelmiştir.
Sayfa 58
Hazreti Ali’nin o muhteşem tanımı ile: “Kulluk Rabbin yaptığı her şeyden razı olmaktır.”
Sayfa 58
Kur'an'a ne kadar teslim oluyoruz, hangi ayete nasıl yaklaşıyoruz, ayetleri anlarken elçiye ne kadar söz hakkı tanıyoruz, çıkardığımız sonuçların doğruluğunu hangi yöntemlerle test ediyoruz, ayetleri hayatımıza hangi düzeyde geçiriyoruz, imtihanımızın soruları da bunlar.
Sayfa 57
Reklam
Kur’an’a ne kadar iman ediyoruz ? Kur’an’a iman etmek suretiyle sünnete ittifakımızın derecesi ne ? Kendi benliklerimizi, menfaatlerimizi, ön kabullerimizi ve kalıplarımızı terk edip nassa gerçekten teslim oluyor muyuz ?
Sayfa 57
Rabbimiz bugün tartışılan ve çeşitli ihtilaflar doğuran birçok meseleyi dümdüz ve ihtilafa mahal bırakmayacak bir açıklıkla beyan edebilirdi. Kelamını inzal buyururken seçtiği kelimeler ve ifade tarzı tamamen bizim mantığımızla ve algılarımıza uygun olabilirdi. Fakat o böyle yapmayı murat etmedi. Aksine çeşitli manalara gelebilecek kelimeleri tercih buyururdu, ayetlerin en doğru biçimde anlaşılmasını da Resulullah efendimizin hayatına ve sünnetine müracaat şartına bağladı.
Sayfa 57
Türkiye gibi fikri yönden arada kalmış ve kararını bulamamış toplumlarda Kur’an’la ilgili tartışmaların sıklıkla yaşanması normal. Verilen fetvaların medyanın diline dolanması, haftalarca manşetlerden inmemesi, cahil insanların bu fetvalarının peşinden sürüklenerek meseleyi çığrından çıkarması da anlaşılır.
Sayfa 57
Allah’ın ve dininin kimseye ihtiyacı bulunmamaktadır ama bizim dosdoğru olmak ve kendimizi Allah’a teslim etmek ihtiyacımız sonsuzdur.
Sayfa 54
Bulunduğunuz mevkide artık koltuğunuzu boşaltmanız gereken şartlar ortaya çıkarsa yerinize terk etmekte tereddüt göstermeyin. Sizden daha ehillerine yerinizi verin. Böyle yaparsanız Allah da size yeni imkanlar lütfeder, sizi yükseltir ve yüceltir. Böyle davranmaz da koltuğu mülk edinir ve terk etmemekte ısrarcı olursanız, bu defa darlık ve çeşitli problemlerle yüzleşmek durumunda kalırsınız. Tarih, koltuğuna yapışıp kalmakta direnen vazife sahibinin o koltuktan tatsız bir şekilde kalkmak durumunda kaldığına ve arkasında kötü bir şöhret bıraktığına dair sayısız hikayeyle doludur.
Sayfa 53
951 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.