Bu kitabı üçüncüye okuyuşum. Bu roman klasik bir ergen romansından daha fazlası gibi geliyor bana çünkü. Yazarın son sözlere olan takıntısından yola çıkarak mükemmel bir iş ortaya çıkardığı aşikar. Ya da mükemmel olup olmadığı tartışılır ama hayatın ne kadar kırılgan bir şey olduğunu göstermek için şu iki son söz mükemmel örnekler olsa gerek; Simon Bolivar “Bu labirentten nasıl çıkacağım!” , François Rabelais “Büyük Belki’yi aramaya gidiyorum.” Onlar için bu sözler sondu belki ama bizim için yaşam içinde sorulan çoğu sorudan bir kaçı ve bu kitaptaki karakterlerin (hepsi olmasa da) bu soruları farklı yönlerden ele alışı ve kendine göre anlamlandırışı ama sonucunda hayatın beyhude olduğunu görmeleri manidar geliyor her seferinde.