Nazım Hikmet ve Vala Nurettin kısa bir süre için bile olsa Mustafa Kemal'le görüşürler Mustafa Kemal şiirin işlevine ilişkin düşüncelerini söyler tam o sırada bir ulak gelir ve kulağına bir şeyler fısıldar ne yazık ki görüşme burada noktalanır.Savaş koşullarında bu da önemli..
"Nazım bize Türkçenin ne kadar güçlü bir dil olduğunu gösterdi.Sovyet ittifakının her yerinde bilinir.O büyük mücadelelerin şairidir." "Nazım bence her şeyden önce aşkın şairidir" Keşke hepimiz onun kadar güzel aşık olsaydık...
Nazım'ın "Akdeniz'e bir mızrak başı gibi uzanan"diye tanımladığı bu coğrafyada dağlar denize dik iner,sadece aralarındaki vadiler,daralan-genişleyen ovalar değil o dağların etekleri hatta zirveleri de bereketle doludur.Şeyh Bedreddin destanının ana fikri işte bu bereketin insanlar arasında eşit dağıtılmasını istemektir
Az önce,"Parçalayın, öldürün!"diye bağıran hatta mahkûm olsaydı Charles Darnay'ı giyotine gitmeden parça parça edecek olan halk, şimdi sevgiyle Charles'a saldırıyor, kucaklaşmak, öpmek istiyordu.
Kabiliyetleri tespit eden, çocukları ona göre yetiştiren bir sistem kurmamız gerekiyor. Hiçbir toplum yetenekli çocuklarını harcayacak lükse sahip değildir.
Orta Asya'da en kültürlü halk Kazaklardır çok açık ki Kazakistan'ın güneyini de ihmal etmemelisiniz artık orası Turan eyaleti olarak biliniyor başkenti de Hoca Ahmet Yesevi'nin şehri Yesi,şimdiki adıyla Türkistan'dır Yesi'ye gittiğinizde bir orta Anadolu şehri gerçekten zenginleşirse nasıl olur sorusunun cevabını göreceksini.Timur'un 1389'da yaptırdığı muhteşem Hoca Ahmet Yesevi türbesi oradadır şehrin biraz ötesinde de Ahmet Yesevi'nin hocası Arslan Baba'nın türbesi ve onun ismini taşıyan cami vardır buralarda masmavi çiniler,Kazakistan bozkırının ortasında yükselir
Eski İran'ı görmek isteyen Şiraz'a da uzanabilir ismini ilk andığım şehre Tebriz'e dönelim unuttuğumuz dil,müzik ve etrafa bakma sanatı Tebrizdedir.Ne demek şimdi bu? Oranın insanı hem bakmayı hem de dinlemeyi bilir demek.Unuttuğumuz Türkçe'nin kökü de oradadır,konuşurlar halkı münevver bir halktır yalnız Tebriz ilk görmek gereken yerlerde adını zikrettiğim İsfahan'dan farklı olarak fazla yapılaşmıştır
Aydınlığın bir başka şartı da hukuk bilmektir. Öğrencilerin ya da öğrenmeye soyunanların hukuk bilgisini alması oldukça güç...Her okulda Hukuka giriş dersleri var ama ne kadar iyi dersler bunlar tartışılır.Türkiye'dekiAnglafon okulların en büyük eksikliklerinden biri bu zaten.İyi hukuk öğretmiyorlar.
Önemli gördüğüm bir şehirden daha bahsedelim o şehir Eskişehir'dir.Şehir halkında eğitimli,iyi bir maya oluşmuş;öne İyi bir yönetici geçerse mucize başlar.Şu kadar söyleyeyim bozkırın Eskişehir'i Türkiye'nin kültürü başkenti oluyor.Orkestraları,konserleri, tiyatrosu daha doğrusu tiyatroları hatta operalarıyla öyle ki Ankara ve İstanbul'dan Eskişehir'e müzik dinlemeye,operaya gidenler gittikçe artıyor.Alışkanlık özleme dönüşmüş ve bu kitle büyüyor
Fatih Sultan Mehmet'in alelacele Gedik Ahmet Paşa'yı Güney İtalya'ya yollaması büyük İtalya fethi için bir başlangıçtır ve siyasi bakımdan Roma imparatorluk idealinin bir deklarasyonudur her halükarda temmuz sonunda paşanın direnme görmeden italya'ya ayak bastığı ve 11 ağustos 1480'de otranto kalesinin alınmasıyla İtalya'nın güneyinde Osmanlı hakimiyetinin başladığı görülmektedir 10 eylül 1481'de İtalya'ya veda edildi 13 aylık hakimiyetin sonu çok kanlı bitti Fatih'in fetihleri hatta bütün Osmanlı fetihleri içinde en kısa sürede bu oldu
Sancakta şehzadeleri çok iyi yetiştiriyorlar Fatih İtalyanca eski Yunanca Latince Arapça Farsça biliyor hoca hayrettin, molla Zeyrek, hocaZade Mustafa ,molla Mehmet Gürani, molla Mehmet katipzade ,molla Hüsrev ve Hıdır bey Fatih'in sevip saydığı edebi ve ilmi tartışmalarını yorulmadan dinlediği hocalarıdır devrin ünlü astronomi, hendese ve matematik bilgini Ali kuşçu yıldızlara bakarak Fatih'in Muzaffer olacağını tahmin etmiş ve el- Fethiye kitabı ile bunu betimlemiştir bu kehanetin siyasi bir formül olup olmadığı tartışacak bir konu muhtemelen iyi tertiplenen bir amacı olabilir
II.Mehmet küçük ama o zaman 12 yaşındaki şehzadesi bugünkü 12'lik çocuk gibi değil tabii ikinci Mehmet sancağa henüz çıkmıştı Bursa'daki Enderun mektebinde yetişmişti tahtın 12 yaşındaki ikinci mehmet'e bırakılması konusunda birtakım tesirler de söz konusu savaşlar bitmiş antlaşmalar yapılmıştı diyorlar ki II Murat zaten sarhoş, bitmiş vaziyette devlet erkanı da padişahı kendilerinin durumu idare edebileceklerini söyleyerek tahtı bırakmasını telkin ediyorlar bu geçerli bir sebep değil sefih kendinden geçmiş bir adam Segedin antlaşmasını yapamaz Türkmen karamanlarla sulhu sağlayamaz
Hindistan'da Moğol olarak anılmaları konusunda en büyük kabahat timur'undur çünkü "Emir Küregen" lakabını Cengiz Han'ın damadı olma kimliğini kullanmıştır Orta Asya dünyasında iki soy vardır Oğuz Han ve Cengiz han soyları bu soylardan gelmek meşruiyet ve hakimiyet alametini hatta hakkını sağlıyor onun için Timur öyle olmadığı halde kendisini Cengizhan'a bağladı ve Emir küregen lakabını kullandı
Fatih'in oğlu Cem Sultan ise babasından aşağı kalmaz ancak talihsiz bir şehzadedur. Fatih'in diğer oğlu Beyazıt çağatayce biliyordu Uygurca metinleri kim okuyabiliyor şimdi bizim ilim dünyamızda bile böyle insanlar sayılı örneğin Kanuni kuyumculuktan musiki'den alınıyordu Macar kralı Matthias Corvinus'un kütüphanesindeki Macar musiki külliyatını Topkapı'ya Kanuni getirtti bugün dünya ilim dünyası bu eserden faydalanıyorsa kanuni'nin sayesindedir. bu bir şehzade eğitimi meselesidir; burada yaşamak ve Osmanlıyı yönetmek istiyorsanız böyle olacaksınız.
Biz Anadolu'daki Karamanlı Türk Hristiyanları izah edemiyoruz. Bunların 19. asırda bastıkları inciller, romanlar hatta ilmi dergiler bile var Yunan harfleriyle yani "öklid arhon" harfleriyle ama İncil de dahil olmak üzere güzel bir Türkçeyle yazılan eserler. 19. Asırda bu kadar temiz bir Türkçe kullanılması inanılmaz. Karamanlılar,tâ Isparta'ya ve Niğde'ye kadar bütün eski Konya-Karaman eyaletinin içinde yaşıyorlardı