Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burak

Sevgi denilen kelimenin bunların yaptığı gibi sıradan bir biçimde, gelişigüzel kullanılması doğru muydu? Sevilmek için çabalayıp dururken ölümü tercih eden karakterlerin anlatıldığı Goethe'nin ya da Shakespeare'in eserlerini düşündüm. Sevginin, aşkın değişmesi nedeniyle partnerlerine bağlanarak onları saplantı hâline getirenlere veya partnerlerine kötü davrananlara dair çıkan haberleri de düşündüm. Ayrıca "Seni seviyorum" sözü karşısında her şeyi affedenlerin hikâyelerini de düşündüm. Demem o ki benim anladığım kadarıyla sevgi denilen şey, uç bir kavramdı. Yani doğru dürüst tanımlanamayan bir şey, zorla bir kelimenin içine tıkıştırılmıştı. Ne var ki bu kelime de aşırı derecede kullanılmaktaydı. İnsanlar, sırf "Keyfimiz yerinde" ya da "Teşekkür ederiz" demek için sevgi kelimesini umursamazca ağızlarına alıyorlardı.
Sayfa 171 - Peta Kitap YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Meyil
Bir kimse veya şeye diğerlerinden daha fazla eğilim, sevgi ve istek göstermek demektir. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Özlem mi bunun adı bilinmez ama insan kendini hep şu cümlede bulur: "Neden hep içinde olmadığın trenleredir senin meylin?" (Lefévre)
Sayfa 168 - Profil Kitap
Secde Suresi, 15-17. Ayetler Arası (Secde Ayeti)
Bizim ayetlerimize inananlara onlarla -/ayetlerimizle hakikat- hatırlatıldığı zaman, kibirlenmeden secde eder ve Rablerini hamd ile tesbih ederler. Rablerine korkuyla ve ümitle yalvararak vücutları yataklar-ın-dan uzak kalır*; kendilerine verdiğimiz rızıktan -Allah yolunda- infak ederler -/ihtiyaç sahiplerine verirler-. Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne göz aydınlıklarının gizlendiğini kimse bilemez.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Butimar
Denize aşık bir kuştur. Her gün kenarına konduğu suya uzun uzun bakar ve "Bu deniz bir gün kurursa, ben ne içerim?" diye endişe eder. Bu korku Bûtimar'ın sonu olur, kenarından ayrılmadığı ve içmeye kıyamadığı denizin yanı başında susuzluktan ölür. Bûtimar, varlık okyanusunun kıyısında yaşamasına rağmen hasret içinde ölür. Çoğu insan böyle değil midir? Dokunmaya kıyamadığı şeylerin gölgesinde ölüp gider. Farsça bir sözcük olan Bûtimar, Pers mitolojisine ait bir kuş olsa da yaşadıkları akla Karacaoğlan'ın dizelerini getirir: "Ölümden korkup da sonunu sayan Ölür gider yâr koynuna giremez."
Sayfa 167 - Profil Kitap
Herhâlde/Belki/Galiba
Herhâlde; mutlaka, kesinlikle demektir. Zamanla ihtimal anlamı ağır basmıştır. Belki kelimesi ise Farsçada "hatta, o kadar ki" gibi kesin anlamlar taşır. Galiba ise umumiyetle, ekseriyetle anlamlarına gelir. Yani üç sözcük de kesin ya da kesinliğe yakın anlamlar taşır. Modern zamandaki kesinlik, postmodern dönemde yerini belirsizliğe bıraktı. Bu üç sözcüğün de çağa ayak uydurması tesadüf müdür?
Sayfa 166 - Profil Kitap
Reklam
Secde Suresi, 13-14. Ayetler
Biz dileseydik elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat “Cehennemi tamamen cinler ve insanlarla dolduracağım!*” diye benden kesin bir söz çıkmıştır. -O gün o inkârcılara şöyle diyeceğiz:- “Bugüne kavuşmayı unutmanızın karşılığını tadın! Doğrusu biz de sizi unuttuk** -/azapta terk ettik-; yaptıklarınız nedeniyle süresiz azabı tadın!”
Lâyâkıl
Aklî melekelerini yitiren, kendisinde olmayan, yaptığını bilmeyen kimsedir. Arapça lâ olumsuzluk eki ve akıl sözcüklerinden oluşuyor. "Ey meyl-i gafletle sarhoş olan lâyâkıl Aklını başına deşvir ki cihan fânidir." (Rûhî-yi Bağdâdî)
Sayfa 163 - Profil Kitap
Secde Suresi, 10-11-12. Ayetler Arası
-İnkârcılar- “Toprağın içinde kaybolduğumuz zaman biz mi yeni bir yaratılışta olacakmışız?” derler. Doğrusu onlar Rabblerine kavuşmayı inkâr edenlerdir. De ki: “Size vekil kılınan -/görevlendirilen- ölüm meleği sizi vefat ettirecek, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” O suçluların Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri ve “Rabbimiz! Gördük, duyduk; bizi -dünyaya- geri gönder de iyi işler yapalım; artık kesin olarak inananlarız!” diyecekleri zamanı bir görsen!
Ceza
Arapça "karşılık" anlamındayken, dilimizde "bir suça göre verilen karşılık" manasındadır. Olumsuz anlamı sadece Türkçede vardır. Biz beddua niyetine, "Allah cezanı versin!" deriz fakat Arapçada bu, Allah yaptıklarının karşılığını versin anlamında, nötr kullanılır. Yani bir nevi Allah gönlüne göre versin manasındadır. Tabii ceza aynı zamanda devlete ödenen bir bedel olduğu için, bu bedelin ödendiği, toplandığı yerler bu isimle anılır. Misal Gazze böyledir; Aramice "hazine" anlamına gelen gaza'dan alır adını. Bingöl'ün Genç ilçesi de böyle adlandırılmıştır. Yani o da hazine anlamına gelen gaza'dan alır adını. Cezalar para olarak ödendiği için bedeller (altınlar) bazı şehirlerde birikirdi. Gazze ve Genç, ceza olarak ödenen paraların biriktiği yerlerdi.
Sayfa 157 - Profil Kitap
"Hayatta kurtarılamayacak insan evladı yoktur. Sadece kurtarma çabasından vazgeçenler vardır."
Sayfa 121 - Peta Kitap YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
"Yaraladığın insanlardan tüm içtenliğinle özür dile. Kanatlarını kopardığın kelebekten de, bilmeyerek üzerine basıp geçtiğin böceklerden de."
Sayfa 241 - Peta Kitap YayıncılıkKitabı okudu
İnsanların geneli hissederler ama harekete geçmezler. Acıyı paylaştıklarını söylerler ama hızlıca unutuverirler.
Sayfa 240 - Peta Kitap YayıncılıkKitabı okudu
Secde Suresi, 7-8-9. Ayetler Arası
O -Allah- ki yarattığı her şeyi güzel yapmış ve insanı yaratmaya çamurdan başlamıştır. Sonra onun neslini dayanıksız bir suyun özünden yaratmıştır*. Sonra onu şekillendirmiş, ona rûhundan üflemiştir. Sizin için işitme -duyusu-, gözler ve kalpler yaratmıştır. Ne kadar azınız şükrediyor!
"Hayırdır? Bir şey mi oldu? İyi görünmüyorsun." "Acıyor." "Neren acıyor?" "Bilemiyorum, sanki her yerim."
Sayfa 189 - Peta Kitap YayıncılıkKitabı okudu
Armağan
Hediye demektir. Kelimenin aslı yarmağandır ve yarmaktan, bölmekten, paylaşmaktan gelir. Türkler yolculuğa çıktıklarında kendileri için bir şeyler alırdı. Yarmağan, sevdiklerine ayırdıkları paydı. Zamanla y düşmüş ve kelime armağana dönüşmüştür.
Sayfa 151 - Profil Kitap
2.146 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.