Şımarırız sandınız sevilince
oysa nasıl seveceğinizi bilmediğiniz içindi yanılgılarınız
Romantik bir aşkla, elinizi usulca değdirseydiniz yüreğimize, alnımızda sıcak nefesinizden öpücükler, elleriniz ellerimizde
Şımarmazdık
Kalbimiz yumuşardı
Severdik, sevilirdik
Güzelleşirdik beraber
Oysa siz, güzel kadın seviyorum deyip çirkinleştirdiniz
bizi
Aşkı yok saydınız unutup bize muhtaçlığınızı, bizim sevgiye açlığımızı
Dünyanın aydınlığını hep bir güneş tutulmasıyla kapattınız çekmediniz aradan aydınlığı kesecek ne varsa
Pişmanlıklarsa hep son nokta
Yalnız biz saadeti, hatta icap ederse zorla almasını bilelim. Benim ay ışığını ne kadar sevdiğimi bilemezsin. Mehtaplı gecelerde yalnız başıma gezmek kadar hoşuma giden şey yoktur. Yalnız bilmem dikkat ettin mi mehtap insana daima bir arkadaş aratır. Mehtap altında yavaş yavaş giderken benim gibi hiç sesini çıkarmadan, hiç konuşmadan yürüyecek ve bu gümüş ışıkları yavaş yavaş içecek bir arkadaş ararım. Mayısın beş ya da altısında İstanbul 'a gelmek niyetindeyim, o zaman mehtap da başlayacak. Beraber gezeriz.
Bilemezsin, şu on beş yirmi günü nasıl da sabırsızlıkla bekliyorum. Aklımdan hemen trene binip gelmek bile geçiyor. Sen de beni görmek istiyor musun Aliye ,hemen cevap ver, sen de bana kavuşmak istediğini yaz, beni beklediğini söyle.
Mesela şimdilik oturma odamızda kadife kanepe takımı olamayacak da somyalı bir sedir ile dört iskemle ve masa bulunacak. Yatak odamızda aynalı dolap yerine duvarda küçük yuvarlak ayna olacak. Kristal takımlarımız olmayacak ama herhalde iki misafire de yetecek tabak çatal da bulunacak.
Mektubunu aldım. " Ben fena kız değilim, senin meyus olmayıp saadetin için hayatımı fedaya hazırım ! " diyorsun. Aliye bana böyle şeyler yazma.... Sonra ben sana deli gibi aşık olurum. Senin ne iyi kız olduğunu biliyorum. Muhakkak ki hayatımda yaptığım ve yapabileceğim en iyi iş seninle hayatımı birleştirmek oldu.