Odaya ağır ağır çöken akşamı hissetmedi. Çünkü akşamlar sessizdi. Öğle zamanı gibi pencereden küstahça bakmıyor, karanlık sular gibi duvarlardan fışkırıyordu, tavanı hiçliğe doğru kaldırıyor, nesneleri usulca indirip sessiz seline katıyordu.
Kırış günü gelince
Gönül şöyle hoş olur..
Söz kılıçla okundur,
Gayrı sözler boş olur.
..
Kırk kişiydi çerimiz,
Düşüp kaldı yarımız.
Baş koyacak yerimiz
Yağız yerle taş olur.
..
Duyuyormuşçasına bakıyorum
Evet anımsıyor kulaklarım sesini
Yarım yamalak bir bütün içinde
Korkutuyor yok oluşun
Sahi nerdesin?
Yoksa mısralarıma gizlenmiş bekler misin?
B.Ç