ne gördün ey âmâ?
ne kadar az imiş dünya ve ben ne kadar az imişim orda.
"Ama gözler kördür. İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir..."
(Küçük Prens)
Bir Çöküşün Öyküsü eseri başlarda çok güzel ve şaşalı bir hayat yaşayan ama sonrasında yalnızkalan bir kadının hikayesini anlatıyor.Bazıları için yalnızlık çok güzel olabiliyorken bazıları içinse çekilmez bir hal alabiliyor.Her ne kadar bazen insanlardan,seslerden bıksakta aslında yalnız kalınca değerini anlayabiliyoruz.Bazen bir ses,bir
Sırf insanların yokluğunu çektiği için kendini ölümün kollarına bırakmıştı aslında, ufacık bir komediyle kandırılabilen bu kıt akıllı sersem insanların.
Daha önce hiç denememiş olmasına karşın şahane rol yapıyordu. Çünkü başkalarının önünde duygularını göstermeyi engelleyen her şeyi; korkuyu, kaygıyı, utancı, çekingenliği üzerinden atmıştı, nesnelerle gerçekten yalnızca oynuyordu şimdi.
O da kadınların çoğu gibi tümüyle başkalarının ruh halinden beslenirdi. Arzulandığı zaman güzeldi, zeki insanların arasında nüktedandı, gururu okşandığında kibirliydi, sevildiği zaman aşıktı.
Karşısında her türlü gücünü yitiren bir insan görmekten hafif bir küçümsemeyle karışık ilk kez yeniden bir haz hissetmiş, kudretli olduğu onca yılda yaşamsal ihtiyaca dönüşmüş olan başkalarıyla oynama hevesi tekrardan uyanmıştı.