“Bu bir saniyelik yaşamın ölüm olan bedeli ağır sayılmazdı.”
Bir çöküşün öyküsü… Madame De Prie’nin çöküş öyküsü…
Madame De Prie Fransa/Paris’te, XV. Louis Dönemi kraliçesidir. İktidarını sürdürdüğü ordunun yenilgi haberi ile Kral Louis tarafından sürgün edilir.
Madame De Prie kısa süreli bir sürgün olduğunu ve bir-iki gün sonra iktidarına geri döneceğini düşünmektedir fakat olaylar düşündüğü gibi gelişmez. Gelen bir mektup ile sarsılır Madame; o artık hiç bir zaman göremeyecektir Paris’i ve veda edemediği iktidarını kaybetmiştir.
“Zaman en amansız düşmanıydı.”
Artık her şey dayanılmazdı. Hayat sarpasarıyordu ve o dayanamıyordu buna. Tahammül edilemez bir hayattı bu.
“Hiç bir yerde giriş ya da çıkış kalmamıştı, her şey sınırsız ama yine de kilitli gibiydi, her şey insanın üstüne üstüne geliyordu adeta ve havayı öylesine sıkıştırıyordu ki soluk alınamıyordu.”
Dayanamaz oldu. Bu hayatı yaşamıyordu adeta. Tek bir şey istiyordu: Ölüm…
“Işıltılı bir hayat yaşamıştı. O halde ölümü de öyle olmalıydı.”
“İyice çirkinleşip mutsuzluğun dibine vurmadan son vermeliydi yaşamına.”
“Ölürken gülümseyebiliyordu insan, gerçekten, denedi, hem de pek güzel gülümseyebiliyordu.”
Harika bir ruhsal çözümleme, derinlere inilmiş bir psikoloji…
Stefan Zweig’in kaleminden Bir Çöküşün Öyküsü…
Kitaba, daha doğrusu Zweig’in tüm kitaplarına başlamadan önce hayatını okumalısınız. Kitapları kendi hayatından bir iz. Bu kitabı ise geleceği…
Çok beğendiğim bir kitap oldu.
Herkese tavsiye eder, derinden okumalar dilerim.
Kitapla kalın:)