Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kapitalizm ve komünizm, kulislerde elele, İnsanlık Komedyasını sahneye koymaktadırlar. Fakat, sonuçta, İnsanlık Trajedyası olgulaşmaktadır. Faşizm, bu şeytanî düalizmi kırmak için insanlık ruhunun ortaya attığı erken doğmuş bir direniş gücüydü. Aceleye gelmiş bir direniş. Daha doğrusu asıl direnecek gücün doğmasına gerekli sabrı göstermemenin, kolaya kaçmanın yemişi, ham bir hareket. Hatta denebilirse, kapitalizm ve komünizm, insanlığın gerçek direniş gücü olan geniş anlamındaki diriliş çekirdeğinin oluşmaması için faşizmin doğuşunu, erken bir doğum gibi kolaylaştırma kurnazlığını göstermesini bildiler. Komünizm ve kapitalizm dünyaları, adeta önce faşizmin doğmasına göz yumdular, sonra da birleşerek onu yokettiler. Böylece de faşizm trajedyasına dikkati toplayarak uzun bir süre için gerçek bir insanlık direnişinin doğmasını geciktirmiş oldular (Çag ve ilham-Sezai Karakoç-sayfa 8)
İslâmda, her kişi, adetâ bütün dünyadan sorumludur. Bununla elbet bir megalomani anlamındaki kendini sorumlu biliş düşüncesini kasdetmiyoruz. Müslüman, ülkü adamı olarak kendini Allaha karşı bütün dünya ve insanlıktan sorumlu kabul eder, bir ülkü adamı olarak elinden geleni yapar; fakat ondan ötesi için artık o tevekkül eder, kadere razı olur. Onun kaderciliği ve tevekkülü bu anlamdadır. Yoksa, hiç bir çaba sarfetmeden kader ve tevekkülden bahsetmek, insanın yüklendiği sorumluluktan kaçması anlamına gelir. Ne doğu fataizmi, ne batının gurur yatağı inkârcılığı. Yeryüzünün varisi ve Allahın yeryüzündeki halifesi, yaralıkların en üstünü olma yazgısı, mümini, enerjik ve dinamik bir ruhla, gücünün yettiği bir vazife sorumluluğunu omuzlamaya yöneltir. Ruhtaki ego taşlaşmasını eritmek, Tanrı rızasında fâni olmak, onu bu sorum dünyasında insanlığını bütünlemeye götürecektir. O kendini sadece bir hizmet eri olarak görecektir. Başarı ve ödül Allahtandır ve otomatik olarak bir cevap gelir hizmetin sonunda Onun baktığı hizmettir, ödülleniş değil. Takatı ölçüsünde sorumunu bütünlemektir amacı. Mümin kınından sıyrılmış bir görev bilinci, sorumluluk ınancıdır. Ne toplumu hiçe sayan bir bireycilik, ne de toplum kollektivizmi ve anonimliği önünden sanı silinmeğe götüren kişiliksizlik onun özelliği karakteri olabilir. Kişinin de, toplumun da, olan kişiliğiyle, Tanrı Yoluna adanma için kendini Sorumlu tutacağı bir iç disiplinde diri kalma aşk ve aşkınlığı işte onun asıl özellik ve karakteri
Reklam
İSLÂM VE SAĞDUYU
sağduyumuzu, önce Doğu'dan gelen tefrit samyeli, sonra Batı'dan esen ifrat karayeli ile sarartıp soldurduk. Kar gibi ak sağduyu hacer-i esvedimizi yabancı kirli soluklarla kararttık. Her alanda, zekâmız, yaradılışına aykırı, ters bir işleyiş içinde Büyük uygarlık depreminin sarsıntı ve sallantıları içinde, aklımız, Doğu-Batı, yâni tefrit-ifrat kutupları arasında gidip gelen ve bir türlü kararını bulamayan bir sarkaca dönmüş. Bu yüzdendir ki, o sarkaca bağlı saat kadranında, vakit, günü göstermemekte, ya geçmiş bir anıya saplanıp kalmakta, ya da ilerilik iddiası altında, hezeyan ve hayalden yapılma kâğıttan bir gelecek zaman köpüğü olma çizgisinden öteye gidememekte. Böylesine yetersiz kalmış ve tarihi sağduyumuzdan beslenmediği (malnütrisyona uğradığı) için çelimsizleşmiş bu akılla, bir sfenks kadar karanlık ve karmaşık olan zamanın sırrını çözmek ne mümkün?
ebedi gerçekler bir yana itip günübirliğin yakısında görenen kişi veya toplum ilk ciddi sınavdan baş aşagı yuvarlanır ve bir daha doğrusını bilmez Düşünce ve duyarlığın yeniden hakikat uyarlığının diriliş soluğuna ayarlamasını bilmeyen toplumlar için gömüldükleri kabrin kapağı hiçbir zaman açmayacaktır sahte huzur ve rahatlarını feda etmeyenler gerçek huzura kavuşamayacaklardır benliklerine dönmekte kendinde kaçanlar başkalarının benliklerinde benlik devşirmeğe kalkanlar, zehirde şifa yad ve yabancı olanda aşinalık yenmedenler dipsiz bir rabın kurbanı olmuşlardır. Tek yol, diriliştir. Diriliş yeniden oluştur yeniden oluş, düşünceyi duyarlığı davranışı hakikatın yeniden yoğurmasına oluşla başlar hakikata teslim oluş yeniden oluşum asıl şartıdır. Yeniden doğmasını bilmeyen ölmüştür. Aramasını bilmeyen bulamayacak sınavı göze alamayan, sınavı kaybetmiştir. Düşünceyle dizginlenmeyen duyarlık fazla aşınacaktır. Aşınmış duyarlık ise, ruhun parçalanıp o haline gelmesine kişiliğin bin parçaya bölünmesine yol açacaktır.
duyarlıgın içe çekilerek derinliklerde kayboluşu gerilerek aşırı sahileşmeye çatlayıp yırtılması yer yer yoğunlaşarak patlama odaklar oluşturması ruh ve zihin bağıntısının zamansız dolum boşalımları vakitsiz ve çılgın gelgitleri var işte bu noktada öncülerin önderlerin misyonu aydınlanır onlar bu duygu ya da duyarlık eden sezerler yeteneksiz liderler öngörüden yoksun başlarsa bu kritik anlarda felaketlerden felaketlere sürüklenirler.alınganlaşmış fazlaca kırgın veya küskün toplumalar için onderlerin yelenek ve karakterleri bir ölüm kalım meselesi bir kader seçimi davasıdır. Hassaslığı artmış toplumlar seytansı gulyabanilerin yol şaşırtmalarıyla terör ve anaşi ortasına düşebilirler huzura kavuşayım derken var olayım daha çok varolayım hiçliğin buzdan yüzünde kayıp yokluklarına yuvarlanabilirler Ama ne yazık ki asıl böyle zamanlarında toplumlar gerçek önderlerini teşhiste güçlük çekerler Bir yandan lider enflasyonu, öte yandan önder kıtlığı, bu yazgı çelişkisi toplumun ruhunu yakae kavurur. Bu ölüm kalım anlarında toplum yanmiş küllerinden tavusunu doğurmak borcundadır oluş borcudur bu borç Terörün alacakaranlığı ya da karaca kızıllıgı çöktüğü vakit diriliş fecri doğmalıdır gönlünün ufkunda
"Yeniden doğmasını bilmeyen ölmüştür, aramasını bilmeyen bulamayacaktır. Sınavı göze alamayan, sınavı kaybetmiştir."
Reklam
"Kendi kültürüne eğilmeden hep dıştan kültür kopyası peşinde olan toplumlar, harabeler içindeki bir hazinenin üzerine oturup el açmış, gelip geçenden metelik uman dilencilerden farklı mıdırlar?"
Sayfa 128Kitabı okudu
Sınavı göze alamayan, sınavı kaybetmiştir.
Sayfa 34 - Diriliş Yayınları
Yeniden doğmasını bilmeyen, ölmüştür.
Sayfa 33 - Diriliş Yayınları
869 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.