Ne çok yüz varmış da hiç farkına varamamışım. Bir sürü insan var, fakat yüzler daha fazla; çünkü her insanın yüzü birkaç tane. Aynı yüzü yıllar yılı taşıyanlar var; tabi eskir bu yüz, kirlenir, kıvrımlarından açılır, yolculukta giyilen eldivenler gibi bollaşır. Tutumlu, basit kişilerdir bu gibiler; yüzlerini değiştirmez, temizlemeye bile vermezler. Nesi varmış derler ve kim onlara bunun aksini kanıtlayabilir? Şimdi madem birçok yüzleri var, ötekilerini ne yaparlar sorusu gelir akla. Saklarlar. Çocukları kullansın. Ama bu yüzleri köpeklerinin de takınıp sokağa çıktıkları olur. Neden olmasın? Yüz yüzdür.
Havanın her zerresinde korkunç'un varlığı. Korkunç'u sen saydamla teneffüs ediyorsun; korkunç senin içinde tortulanıyor, katılaşıyor, organlarının arasında sivri geometrik şekiller alıyor; çünkü idam yerlerinde, işkence odalarında, tımarhanelerde, ameliyat salonlarında, sonbahar ve sonraları köprü altında geçmiş olan bütün dehşetler, çetin bir direnme gösterir, bütün bunları yaşamakta ısrar eder, bütün gerçeklikleri kıskanarak korkunç gerçekliklerine sarılır. İnsanlar onların çoğunu unutmayı pek ister.