Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cansu

Cansu
@cansuesk1
Fizyoterapi ve Rehabilitasyon - Radyoloji
Üniversite
İstanbul
25 Haziran
160 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Reklam
Bugün kütüphanede dikkatimi dağıtan minik :)
Yaşı küçük ama aklı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Saatlerce önündeki kitabı okudu ve sıkıldığında ders kitaplarını çıkartıp çalışmaya devam etti. Dikkatine ve azmine hayran kaldım minik:) Ayrıca kütüphane kurallarına bir o kadar da uyuyor. Birlikte geldiği ablası ile kağıt üzerinde mesajlaştılar ses çıkartmamak için. Halbuki yan masamızdaki yetişkin insanlar sürekli fısıldaşıp gülüyorlardı. Bazı şeylerin yaş ile alakası yokmuş bunu bir kez daha deneyimledim bu olayda:) Her neyse, kalkıp öpmemek için kendimi sıktığım bu tatlış çocuk.. Umarım yolun hep aydınlık olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hachiko
Bize sadakati ve bağlılığı öğretti. Umudu ve inancı öğretti. Sabrı ve sorumluluğu öğretti. Ama hepsinden öte, Hachiko bize arkadaşlığın gerçek anlamını ve Sevdiklerimizi asla unutmamayı öğretti. Teşekkürler, Hachiko.
Mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
İsmet Özel
İsmet Özel
Reklam
Bir iş var
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? Her zaman güzel mi bu kadar, Bu eşya, bu pencere? Değil, Vallahi değil; Bir iş var bu işin içinde.
Orhan Veli Kanık
Orhan Veli Kanık
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kim bilir, birazdan uzanıp dokunursun. Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N'olcak ki, bırak patronlar seni kovsun! Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun. Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. postolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun. Şuraya Youtube'dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun. Buraya bir silkinti otu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.
Birhan Keskin
Birhan Keskin
John Armstrong
İçimize atıp bastırdığımız kaygı yalnızca yaşamın son bulacağı o özel anla ilgil değildir. Yaşlanacağımız, sağlığımızı kaybedeceğimiz, derimizin buruşacağı ve bedenimizin zayıf düşeceği gerçeğiyle ilgilidir. An içinde hayat hızla geçip gider, geriye dönüp baktığımızda su gibi akıp gitmiş görünür. Yirmi yaşındaki birine, yedi yaşındayken harcadığı binlerce saat neredeyse hiç yaşanmamış gibi gelebilir. Elli yaşındaki birine de yirmilerinde geçirdiği onca sene kısacık bir an gibi görünebilir. Garip ama son derece anlamlı bir gerçekle yüz yüzeyiz: Bugün gözümüzde o kadar büyüttüğümz sorunlar, uzadıkça uzayan günler, yoğunluk ya da rehavet içinde geçen saatler, hepsi sonunda uzak bir geçmişin zar zor hatırlanan anlık detayları haline gelecek.
Nietzsche'den Hayat Dersleri
Nietzsche'den Hayat Dersleri
Yelkenleri Suya İndirmek
İlk zamanlarda yükseklerde uçan kimselerin daha sonra durumlarının farkına vararak eski hallerinden vazgeçtiklerini anlatmak için kullanılan bir deyimdir. Eskiden gemiler, rüzgârlı havalarda yelkenle yürütülürdü ve geleneğe göre bir gemi, yabancı bir ülkenin sınırlarına girdiğinde saygı gereği yelkenlerini indirmek zorundaydı. Bir gün Fatih Sultan Mehmed, Rumelihisarı'nda gezerken bir Ceneviz gemisi hisara yaklaşır ancak yelkenleri indirilmez. Kaptana yelkenleri indirmesi hatırlatılmasına rağmen geminin yelkenleri indirilmeyince Fatih'in emriyle gemi topa tutularak batırılır ve böylece bu deyim dilimize geçer. #hergünebirbilgi
72 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.