Ölümü göze almadan özgürlük olmaz zaten... Fakat bil ki özgürlüğü isteyen bizler, hepimiz küçük karıncalarız companero, ama bir araya geldiğimizde bir fili bile yok edebiliriz.
Dağ doruklarında yaşayan Guatemela Kızılderilileri göbek bağını toprağa gömerek yeni doğan çocuğu Yanardağ Dede ile Toprak Ana’ya, Güneş Baba ile Ay Nine'ye tanıtır ve onu tehlike ve yanılgılardan esirgemeleri için, güçleri sınır tanımayan bu akrabalara yakarırlar.
‘Bizi sulayan yağmurlarla tanıklığımızı yüklenen rüzgârların huzurunda, bizler ki sizlerin birer parçanıza, bu yeni çocuğu, bu yeni companero'yu bu toprağa ekiyoruz...'
Lavinia, iyi bir eğitim almış, zeki, genç bir mimar. Bir alışveriş merkezinin planını hazırlarken orada yaşayan insanların yaşam alanlarının ellerinden alındığını fark ediyor ve bunu içine sindiremiyor. Çalıştığı şirkette tanıştığı ve aşık olduğu Felipe, Büyük General’e karşı mücadele eden “Hareket” üyesi bir companero. Lavinia bunu uzun zaman sonra öğreniyor. Bu süreçte diktatörlükle mücadele etme konusundaki fikirleri olgunlaşıyor. Çünkü Lavinia Itzâ’nın kanını taşıyor. Direnme gücü iliklerine kadar işlemiş, tıpkı Felipe gibi.
Lavinia ve Felipe’nin, bir anlamda Nikaragua’nın devrim öyküsü anlatılırken bir yandan da Kızılderililerin İspanyollarla mücadelesinin öyküsü anlatılıyor romanda. Bu öykünün kahramanları da Itzâ ve Yarince. Yarince, Boaco ve Karib Kızılderililerine kumandanlık eden bir reis. On beş yıldan fazla İspanyollara karşı savaşmış. Itzâ da İspanyollara köle doğurmamak için aşktan vazgeçen direnişçi bir kadın. Bir portakal ağacında yeniden bedenlenmiş ve Lavinia’nın direnme gücünü canlandırıyor roman boyunca:
"Yarayla alay eder yaralanmamış olan
bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
sen çok daha parlaksın çünkü
sen tüm göklerdeki yıldızların ilki
sen aydınlatırsın geceyi."
- William Shakespeare
Bütün yolculuklar, dışta, dışarıya ve dışarıda olana dair midir? Yoksa insanın en nihayetinde yürüyüşlerinin içine, içte ve içeride
Sess kontrol ses 1 2 sess 1 2 ses kontrol..
Öhömm!
Öncelikle kitap yazarımızın ilk romanı. İlk kitabı demiyorum, karıştırmayın :)
Yaşanmış bir hikaye anlatılıyor kitapta. Kitap kapağında yazıldığı gibi "Peru'dan Anadolu'ya Uzanan Bir Hakikat Arayışı"
Evet, Yoldaş Rosita'nın hayatı..
Hikayesinin başladığı topraklar Peru ama sonlandığı yer ise Türkiye. Sonlandığı dediysem kitaptaki hikayesi bakımından yani yoksa anladığım üzere hâlâ Türkiye'de yaşamakta.
Kitap güzeldi açıkçası beğendim. Bir kızın yaşanan adaletsizliklere karşı inandığı yolda verdiği mücadeleyi anlatıyor -bu mücadelenin sancısız olmadığını tahmin ediyorsunuzdur- ve hikayenin sonunda da Müslümanlığı nasıl seçtiğini..
Kitabın dili gayet anlaşılır ve sade. Okuyan kişiye inandığı yoldaki mücadelesi uğruna güçlü olunması ve sabredilmesi gerektiğini öğreten bir kitap, bu sebeple kıymetli..
Tavsiye ederim :)
"Evet, gitarı ile eylem yapmak üzere olan bir teröristti o; tutukladıklarında şarkı söyleyerek eylem yapacaktı ama buna izin vermedi faşistler."
Hiçbir zaman mazlumun korkusu zaliminkinden daha büyük değildi. Zalim, o kadar korkak ki kendi gölgesi peşinde olmasın diye her zaman karanlığa yönelmeyi tercih eder. Sırf içinde hissettiği bir duygu yüzünden karanlığı tercih ediyorsa öfkeli bir halkı durdurmak için neleri yapmaz!
"Kalbinde Tanrıyı bulduğunda, bana ya da başka birine söz vermene gerek kalmaz. Kimsenin himayesine ihtiyaç duymadan kuracağın o mükemmel ilişkide, attığın her adım zaten bir taahhüt gibidir, yaşadıkça göreceksin bunu."
Hareketsiz kalmak, gizli gizli ağlamak, insanın bedenini ve ruhunu karanlık bir kuyuya hapsederek, üzerine avuç avuç toprak atması gibi bir şeydi. Nefessiz bırakıyordu insanı.
Derin acıların sebep olduğu yaranın devasını bulmak o kadar da kolay değildir çünkü. İyileştirmek için ihtimamla ve ne yaptığını bilerek dokunmak gerekir yaraya.
Her tecrübe seni biraz daha ileriye taşır ama dediğim gibi kibrin zehirli sarmaşığının kalbine tohum atmasına izin vermezsen olur bunlar. Aksi takdirde o tohum inanamayacağın kadar hızla büyüyüp yeşerir ve seni zehirleyerek bütün biriktirdiklerinin berhava olmasına neden olur. Teyakkuzda olmalısın."
İnsanların konuşarak anlaştığı koca bir yalandır çünkü. İnsanlar, birbirlerinin kalplerinden geçenleri hissederek anlaşırlar. Yalnız, biraz emek isteyen bir şeydir bu."