Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bağırgan Dağı hikayesi beni yıktı.
Ağacın dalı kuvvetle yukarı kalkınca, yazık ki, Müslümanın derisi boynuna kadar soyulur ve onun bağırtısı o dağı inletirdi. Bu hali görenin ve duyanın da içi kan ağlardı. Bu sebeple bu kayaya “Bağırgan Dağı” adı verilmişti. “ (Nevvab, 1993: 11).
‘Bütün renkleri kat birbirine Buram buram bir turuncu getir geçen yazdan Bir tüy gibi, bir bahar dalı gibi Hafiften, inceden, güzelden, en beyazdan Bana bir şarkı söyle Yağan kar nasıl hazin yağar bilirsin Kurşuni bir gökyüzünden ağlamaklı İşte öyleyim, kapkarayım bugün gel En hüzünlü sesinle, en dokunaklı Bana bir şarkı söyle.’
Reklam
İnsanın tutunacak dalı da kendisiymiş meğer..
Umudunu yitirme, üzülme
✓ Bir gün talih bize de bir zeytin dalı uzatır
Göremedik sıkıntısız yaşandığını, Rahatın şiirini yazamadık, Ne kadar uzak Heveslerimle içli dişli yaşamak, Üzmek hastalıklı şiirlerle Eşimi, dostumu; Mezar taşları kadar, ölçülü Beyitler düzmek boy boy.
Bedenim ağır geliyor bana Tutunacak o dalı kırdılar İçerim ağrıyor dünden beri Taşır mı bedenim?
Reklam
Eski olan şeylerin ruhunun olduğuna inanan birisiyim. Zamanında binbir zorlukla alınmış bir eşyaya özenle davranan bir milletiz çünkü. Yıllarca vitrinlerde duran bardaklar, tabaklar, okunmayan kitaplar bundan dolayı diye düşünürüm. Oraya konan her bir eşya misafir için ayrılmıştır sözde. Fakat aslında kullanılmaya kıyılamamış şeylerdir. Zor elde edilen şeylerin değerinin de eskimemesi bundandır. “Vintage” kelimesini batıdan alıp popüler yapmış olan biz aslında eskiye batıdan daha çok değer veren bir milletiz. İçimizde bulunan batıcılık sevdasını da hep eşya ve kıyafetle göstermeye çalıştık. Oysa ki batı şekilcilikten çok akılcılıkla hareket etti farkındaydı çünkü şekil gelip geçiyordu düşünce ve fikir ise yüzyıllar boyu devam ediyordu. Şimdilerde bir kısmımız eskiye özlem duyuyor yine bir kısmımız da hala modernleşme düşüncesi içerisinde ikisi birden olamıyoruz ne hikmetse. Hep taraf seçmek hep bir tarafa daha yakın olmak düşüncesiyle var olanı da kaybettiğimizi göremiyoruz. Biz de annelerimizin vitrinlerde kullanmaktan itinayla uzak durduğu eşyalar gibi fikirlerimizi, zihnimizdeki yenilikçi düşünceleri saklıyoruz. Belki bir gün çıkartıp kullanılır diye “vintage” hale getiriyoruz. Son olarak eskilerin bir sözü vardır “Eski ağza yeni taam” diye bu sözü değiştirip “Eski usa yeni düşünce diyorum.” Biz ancak yenilenen bir zihinle köklerimizi canlandırabiliriz. Kökü sağlam bir milletin dalı kuru bireyleri olmadan yenileşebiliriz.
Beyaz
Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz, Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı. Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı: Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz. İş bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz, Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı, İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı, Ah, sade nefes almak, göğsüme dolan bu haz... Bir kuş ötecek şimdi... Havada bir durgunluk, Mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk, Beyaz çiçeklerini tektük düşüren kiraz. Bahar pınarlarından içime damlayan su, Bembeyaz çiçeklerin ıslak, temiz kokusu, Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz..
Ziya Osman Saba
Ziya Osman Saba
Kendinize saygınız ve sevginiz dışarıya yansıttığınız kadar
Bu aralar kitaplardan kopup bitkilerle olan bağımı güçlendirirken güllere denk geldim ve "Kendime ait kırmızı ve beyaz gülüm yok, 2-3 sn sonra- şeyy aslında o kadar gül içinden hiçbirini ben ekmemişimm. 😮" gerçeği ile yüzleştim. (: Ondan sonra teyzemle bir yere gitmişken ve o yavru çıkarmasını beklediğim ağacın gülünü koklarken "Ne
Huzurlu geceler.
Eski bir fotoğraf karesi gibi sararmış kırağı yemiş bahar dalı gibi donakalmış bir ruh halindeyiz..
Reklam
Şelaleye Düşmüştür Zeytinin dalı; Celaliyim Celalisin Celali.
Mevzu bahis yardımlaşma olunca Afedersiniz mazeret adında bir bilim dalı olsa bizimkiler bilim adamı olurlar. (Boran Deniz)
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.