Selamlar, ben Leyla.
"Ölüm, ölüm dediğin nedir ki gülüm, ben senin için yaşamayı göze almışım."
Mafya ve avukat konulu bir kitapta aklıma Polat ve Elif çiftinin gelmesi kadar doğal bir şey yok, o yüzden kısa bir sululuktan sonra konumuza dönelim.
Son zamanlarda okuduğum soğuk Rus mafyalarından sonra Akdeniz’in bağrından kopup gelmiş kırma İtalyan mafyası Dante Salvatore resmen ilaç gibi geldi. "Kırma" dememin sebebi kendisinin yarı İngiliz yarı İtalyan olması, hakaret içermeyen bir ifade. Dante kötü bir adam, kendisi New York şeytanı ve aynı zamanda Capo’su. Günün birisinde işlemediği bir cinayet üstüne kalır ve Soğuk Buzlar Kraliçesi avukat Elena olaya dahil olur. Kendisi günü kurtaracak esas avukat değil, yalnızca Dante'nin hukuk ekibinde çalışan bir kadın ancak hırslı tabiatı sayesinde bu olayla Dante’yle tanışır.
Dante kadar somut bir kötü olmayan Elena, kendi şeytanlarıyla savaşan ve aldığı savaş yaralarıyla buzdan bir prensese dönüşen yaralı ruhlu minik kuştur. Kocası kız kardeşiyle kaçmış çocukken yaşadığı travmalar peşini bırakmamış ve küçükken mafyaların elinden çok çekmiş kötülerin düşmanı adaletin baş savunucusudur.
Acaba sıcakkanlı İtalyan mafya babası Elena’nın buzlarını eritecek kadar ateşe sahip midir? Okuması kolay ama bir yerde psikolojik çıkarımlar yüzünden içimi bayan bir kitaptı. Ancak Dante’yi o kadar sevdim ki bunların hepsini görmezden gelebilirim.