Sonra yanına yaklaştım, belki kokusunu duyarım diye. Tam da tahmin ettiğim gibi, yosun kokuyordu. Kuyu yosunu. 'Yıllar önce ben de bir kuyuya düşmüştüm' demek isterdim ona, kulağına eğilerek. 'Bile isteye. Kimse itmemişti beni, yani kendim atlamıştım. Senin yaşlarında olmalıydım en fazla. Bir süre yalnız kalmıştım orada. Kafam karışıktı, iyi gelmişti o kuyu bana. Beni çıkaracak birini beklemiyordum. Ama beklemediğim içindi belki, bir gün ansızın çıkıp geldi. İşte tam da o yosunlu kuyu gibi kokuyorsun bana.'
"Özgür dedim açık tutmakta zorlandıgım gözlerimi yumduğum an.
Uykulu sesiyle "Hmm"diye yanıtladı sorumu.
"Teşekkur ederim"
"Ne için?"
"Lunapark soğuk ve ıssızken daha eğlenceliymiş. Sen olmasan asla bilemeyecektim."
"Soğuk ve ıssızken her şey daha güzeldir yosun."
"Bizim evimize benziyor"
"Bize benziyor"
"Güldüğü zaman bütün yüzü ışıltılı gözlerine toplanırdı, siz de o zaman gülmenin ne kadar önemli ve kalıcı olduğunu, hayatın eninde sonunda sadece gülmekle özetlenebileceğini anlardınız."
"Sadece sözler... Siz nesiniz, biliyor musunuz? Romantik, ama sağduyusu olmayan, sadece söz üreten bir nesil. Zorlukla karşılaşınca bir şişenin içine kaçacak kadar da korkaksınız."
"Kitap kulübündeki cuma geceleri sığınağımız oldu. Gitgide karanlıklaşan bir dünyayı hissetmeni sağlayan gizli bir özgürlük. Yeni dünyaları görmek için sadece bir muma ihtiyaç vardır. Topluluğumuzda bunu bulduk. Bunu size söylememe gerek yok. Kitapların yapabileceklerini zaten biliyorsunuz. Hayatlarımız farklı olsa da bunu paylaşabiliyoruz."