Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
ASLI
ASLI
@dectina
İyi ki kitaplar var...
İngilizce Öğretmeni
Uluslararası Atatürk Alatoo Üniversitesi
İSTANBUL
BURSA
131 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Kötüsün insanoğlu...
Öykü okumak demek içinden tanıdık bildik simalara rastgelip, ayak üstü sohbet etmek demek benim için...
Kısa sürer ama yüzünüzde gülümseme bırakır, ya da aklınızda soru, ya da bazen biraz hüzün bir kalp kırıklığı.. düşünce.. kafa karışıklığı.. ama ayaküstüdür dedim ya.. hepsi bir dirhemdir o yüzden...
Ama..bir dirhem olmadı kaplumbağalar ölmesin.. büyüdü kaplumbağaları toplayan çocuk benim içimde.. o büyüyünce benim kalbim küçüldü ve nefes alamadım.. o hayal kırıklığı ile büyümüş olmanın altında o kadar ezildim ki... çünkü olamazdı.. hayır insanoğlu bu kadar kötü bu kadar bencil olamazdı...
....
Hâlâ üzülen bir parçam var..
...
Kaleminize, hissettirdiğinize, emeğinize sağlık sayın yazar...
...
Herkese iyi okumalar...iyi insanlar dilerim..
Ah Canım Rasim amca..
Sevgili Kemal Bey....
Kalbimde mini bir hüzünle gönderiyorum sizi..
Bir kaç dakikada okuyup bitirdiğim kitaptan güzel hisler ile ayrılıyorum..
Şemsiye ile dolaşan birini gördüğümde mutlaka ona yağan yağmuru da görüyor olacağım ve yadırgamayacağım şemsiye diye ağlayışını..
Tanışamadığımıza üzüldüm sevgili yazar sayın Vildan Külahlı Tanış ,kaleminize yüreğinize sağlık.. Yolunuz açık olsun...
Bugünlerin burukluğu ayrı.. ama halihazırda da hep burukmuş ya bir yanımız. Kaç kez Feritiz, kaç tane Feritiz.. Kaç Esmer geçti hayatımızın yanıbaşından.. Ve sessiz sedasız Devranlar..
...
Hayatın içinden bildiğimiz, tanıdığımız ve belki de görmezden geldiğimiz kesitlerin derlemesi olmuş Devran..
..
Herkese iyi okumalar!
Okur Takip Önerileri
Ah Dostoyevski, bu kurduğun düşe hepimizin hala o kadar ihtiyacı var ki. 1877 de yazarken sen bunları; sesindeki coşkuyu karamsarlıktan sıyrılmaya çalışan umudu ben çokça hissettim buralarda. Ama işte 2023 den sesleniyorum sana, sevemedik birbirimizi kendimiz gibi; yetemedik birbirimize, sığamadık ve yetinemedik kendimize ait olana ve büyüdükçe büyüdü içimizdeki bitmek bilmeyen hırs. Ne savaşlar bitti, ne akan kanlar durdu.. Belki bir yerlerde adaletin adı giyotin değil artık.. Belki... Hayır hayur ben de karamsar olmayacağım; ben de 2023 de çok kötü, hiç iyi bir şey olmadı bunca geçen zamanda demeyeceğim... Geçirmekte olduğumuz şu zor günlerde, senin de haykırdığın gibi, çok şükür ki hâla "vazgeçmeyenler" var ; umut etmekten, birbirini sevmekten, hiç bir din dil ırk vs ayırt etmeden dünyanın güzel bir yer olabileceğini göstermekten, karşılıksız yardımlaşmalardan, birbirini anlamaktan vazgeçmeyenler var.. Ve onlar iyi ki var... Sana çokça selam Dostoyevski.. Ve herkese birbirini sevmesi duasıyla.. Keyifli okumalar...
Neden Tarih öğretmeni oldum?
Dün tarih oldu, değil mi ?
Önceki gün, ve çok çok daha önceki günler, haftalar, aylar yıllar.. Başlarda her tarih dersinde olduğu gibi sıkılarak okudum, bir çok detay bir çok isim belki bir kaç kelle, arada insanlığa dair hem geçmiş hem şimdi hem maalesef hala gelecek olan sınıflandırma, birilerinin soyluluğu ama birilerinin de hep o soyluların hizmetinde kalması.. küçük aileler, büyük çabalar ve işte orda bir yerde meraklı çocuklar.. Yılanbalığının bu denli anlatımından sonra turnabalığından o kadar da sıkılmadım.. Babanın batıl inançları beni neredeyse bir masal okuyacağımı inandıracaktı ki, olaylar asla masal değil çok hakiki gerçeklerdi belki de. Olaylar 1940 ı esas alıp ara ara biraz daha eskilere gitse de hadi günümüze bakalım; değişen ne var iyi ve ya kötü yerde ? Kitapta da değindiği üzere insan doğası dediğimiz belki de garip bir döngü başı sonu illa ki belli olan... Yine de tarih öğretmenimizin dediği gibi.. Merak etmekten vazgeçmeyelim, olsak da başı sonu belli olan bir döngünün parçaları bu biziz ve hepimiz kendi tarihimizin kurtarıcısıyız.
Herkese keyifli okumalar...
Tuhaf..
Evet evet bu kitabı tanımlayabilmek için tuhaf oldukça yerinde bir kelime olmalı..
Çok kısa sürede, sonunu merak ede ede okudum.. Hayır dedim dürüst yalancı olan Katri olamaz, başka bir planı olmalıydı Katri'nin.. Plan bu kadar açık ve göz önünde olmamalıydı?...
Olan neydi?
Kimdi Dürüst Yalancı?
....
Keskin bir geçiş yapmak isterim, köpeği Teddy olarak isimlendirmiş olması bir yana, Anna ilk kez bir şey için azim gösteriyordu .. Köpek ile uğraşmak, ona ısrarla oyun oynatabilmek için o çıldırtıcı umursamazlığından sıyrılabilmişti.. Farkettiniz mi ?
...
Tekne için plan (ki plan oydu ise) oldukça akıllıca ama yine oldukça göz önündeydi?
..
Gerçekten hepsi yalan mıydı Katri Kling?
..
Kitabın sonunu merak ederler? (Hayır böyle bitmemeliydi)
..
Tuhaf kitaba, tuhaf bir inceleme olmuş oldu :) Bu sefer de böyle olsun..
..
Tanışmak bir onurdu sizinle sevgili Katri Kling, umarım tekne ile harika bir yolculuğa çıkmışsındır ve kardeşine doya doya sarılmışsındır..
...
Herkese keyifli okumalar...
Neyi bekliyoruz ?
Beklediğimizin farkında mıyız?
Umut mu bizi illa ki beklemekle yükümlü kılan?
Peki hadi umudu çıkaralım hayatımızdan, öyle bir duygu olmasın.. Vazgeçelim..
Peki Ân ne demek ?
Dün, bugün?
Az önce geçen dakika ?
Sana göre saat bana göre sadece bir göz açıp kapatma ise ?
...
Biri yardım istiyor ?
Hayır ben duymuyorum, sen nasıl duydun?
...
Nasıl ikna edeceksin beni aynı şeyleri duyabilmemize?
...
Hadi umudu yerine tekrar koyalım?
Belki o gemi bir gün gelir..
Belki GODOT bir gün gelir..
Hayır, bu hiç olmadı. Belki yi silelim, Godot gelecek.. Bu akşam olmasa da yarın mutlaka gelecek..
...
Herkese yolculuğunda farkındalık dilerim.
Keyifli okumalar♡
Sanırım seni özleyeceğim Oblomov... Şahsına has sanatına hayran olmamak elde değil (ki bu sevmediğimiz tembellik bile olsa); bazı değindiğin noktalarda o kadar haklılık payın vardı ki.. Günlerce bir odanın içinde hatta yatakta olmak nasıl bir şey tahayyül edemedim; ancak keyifle eşlik ettim hayatına özellikle başlarda.... Zahar ile acı-tatlı atışmalarında, kendi kendine söylenmelerinde, homurdanmalarında, mızmızlıklarında benim gözümde boyu kısa kocaman bir göbeği ve tiz bir sesi olan sevimli bir huysuzdun sen.. Derken Ştoltz geldi ve SEN değiştin... Artık hem Oblomov`dun hem de değildin.. Merak ettim Olga`nın gözünde nasıl biriydin? Ya Agafya sana nasıl aşık oldu ? Küçük kelimeler ile anlatamayacağım kadar büyük hisler bıraktın bende... Bence çok iyi, fazlasıyla iyi biriydin; kendi haricinde kimseye bir kötülüğü dokunmayan iyi ve vicdanlı biri... Bazı konularda daha net ya da farklı kararlar vermiş olsan daha istediğin gibi bir hayatın olabilir miydi ? Hayır olmazdı; çünkü Oblomov`dun sen.. Oblomovluk belki de bir şey istemeye bile mecali olmamaktı.. Zihinsel tembellik diyebilir miyiz buna? Kim düşünecekti şimdi ne istediğini; zor işlerdi bunlar vesselam:) Gülümseyerek okuduğum her anın için teşekkürler Oblomovcum... Herkese keyifli okumalar....
Güzelliğe aşık olmak ne demektir diye oldukça sorguladım kitabı okurken, sonrasında da biraz araştırmalar ile destek aldım.. Hazcılık diyor ve evet Lord Henry tam da kelimenin insanda karşılık bulmuş hali ile karşımızda beliriyor... Benim de zaman zaman aklımı karıştırmadı, kanıma karışmadı değil Lord Henry.. Sözcükleri alabildiğince sakin bir tını ile bir araya getirmesi, ve arkasında harika bir bilgelik varmışçasına ifade edişi çoğu zaman laf cambazlığını göz ardı ettiriyor ve bir şekilde iyi hissettiriyor(!)...
...
Zayıfsa duygularımız, çok da Lord Henry olmasına gerek yok hayatımızda.. Kibrimiz, vefasızlığımız, ben merkezciliğimiz ile biz de Dorian Gray'ler olup, aynı sona doğru yolculuk edebiliriz...
...
Vefa güzel şey Lord Henry..
Size asla katılmıyorum...
...
Herkese keyifle okumalar...
Adsız sansız olmak gerçekten de sensin Jude, çok merak ediyorum etrafında sana gerçekten de hiç değer veren nasıl olmadı. Nasıl bu kadar sabırlı ve sakin bir karakter olmuş olabilirsin; hem öğretime bu kadar aç, hem tutkulu (ya da hayır bu kelime sana uygun değil sanırım) ve isteklerinin peşinden giden, ama asla hırsa kapılmayan bir olabilmeyi başarmak.. Kimi ne kadar, nasıl sevdiğini asla anlamadım, karamsarlık sana değil de kitaba özeldi sanki, ya da senin karamsarlığın içindeydi ve dışarıya karşı bu yüzden bu kabulleniş ile bu kadar hoşgörülüydün.. Genel anlamda hayatındaki kadınlar senden daha çok yordu beni, ama yine de yalnız bırakamadım ben seni.. Her olayda soğuk kanlılığın ve hep birilerini kendinden önce tutmanı çok sevdim (bazen fazla mı soğukkanlıydın)... Sadece karakterinin kaderiydi belki de yalnız kalmak.. Sana çok sevgilerimle..
Yürümek.. yürümek benim için de vazgeçilmez bir tutku; en yorgun anımda dinlenmek, en öfkeli halimde sakinlemek, en düşünceli halimde yol bulmak ve daha bir çok şey bu tutkumun yanında... Sevgili yazar Frederic Gros`a yürümeyi bu kadar eşsiz ifade ettiği; beni diğer yürüme tutkunları "Nietzsche, Rimbaud, Rousseau, Thoraeu, Nerval ve Kant" ile tanıştırdığı için sonsuz teşekkürler... Not ala ala, hayran kala kala okumak ve dinlemek çok keyifliydi... Herkese iyi okumalar....
Bağlar...Bir kere koptu mu hiç bir şeyin asla eskisi gibi olmayacağının anlatıldığı, sonunu gerçekten tebessümle okuduğum ve asla böyle bir son beklemediğim bir çırpıda okunabilen bir hikayeydi... Hayatımız seçimlerimizden ibaret; bazı noktalarda kendimizi seçtiğimizde karşımızdakini kırıp geçebiliyoruz; kendimizi seçmediğimizde ise kendimizi enkaza çeviriyoruz.. Peki doğru olan hangisiydi ? Kime göre nasıl bir doğru vardı ? Herkes kendine göre haklıydı belki... Anne-baba-iki çocuk... Ve bana göre en haksız olan anneydi... Bağlar urgandan değil; köklerden oluşmalıydı belki de.... Herkese keyifli okumalar...
Biraz büyü, biraz töre, bir tutam kuralcı anne; serpiştirilmiş aşk tozu, biraz merak bolca gözyaşı ile harmanlamış mis kokulu bir hikaye Tita`nın ki... Haklı baş kaldırışları ve yerinde sorgulamalarını o kadar sevdim ki.. Ve sevgili Dr. John, sanırım dünyanın neresinde olursak olalım hep sizin gibi birileri var ve hep sizin gibiler FEDAKAR ve YALNIZ. Hayır Pedro, seni hiç sevmedim. Haklı değildin aşkına yakın olmak için diğer kardeş ile evlenmeyi seçmekte; ve haklı değildin kendi bencilliğinin içine Tita`yı çekmekte... Herkese keyifli okumalar...
Sevgili Odili,
Sahi tam olarak kaç yaşlarındaydın tek başına bir kıskançlık uğruna Halk adamı'na kafa tutmaya çalışırken? (Belki söyledin, ama bu kısmı kaçırmışım...)
O senelerden bu senelere çok birşey değişmedi, makam sevdası hala makam sevdası, içi bomboş.. gösterişlerle dolu, .. Bayan Nanga'nın dediği gibi "Dokuz penilik laf, üç penilik yemek! Maraba, nassınız, sizi tekrar gördüğüme sevindim. Na hep yalan dolan.!"
Senin gibiler hâlâ var mı? Belki, ama Max gibiler daha çok.. Bir tutku ile yola çıkıp PARA kardeş ile karşılaşınca buyur yol senindir diyen, ve yoldan geri dönen..
Diyeceğim o ki yollarımız kesiştiğine sevindim, kafatasında çatlaklar oluşsa da hikayenin senin adına mutlu bittiğine sevindim.. Umarım boyunun ölçüsünde hareket etmişsindir..
...
Çok sevgiler,
Not: Ben de zihnimden aşağıya birilerini itmiştim..
Ve ikinci not gerçek dünyaya..Herkese iyi okumalar, mutlu sonsuzluklar dilerim...
Mutlu pazarlar..
Her kitap elbetteki hayatımıza birseyler katıyordur, bir cümleden etkileniriz, bir anısı alır götürür bizi, bir kelimesinde takılı kalırız.. Zanzibar tanışmak için yeni bir bölgeydi benim için. Ama duymuş olduğum olaylar cok ayrı değildi, hersey her olay çok tanıdıktı. Ve ben başından beri en cok Shakespeare esinlenmesini merak ederek okudum.. Shakespeare esinlenmesi merakı ile okurken de dilin bu kadar yalın anlaşılır olması beni biraz hayal kırıklığına uğrattı.. naçizane çok sıradan bir öykü, bir hayat hikayesi okuduğumu hissettim. En çok tabii ki babasına üzüldüm, ve neden ömrü boyunca bunun ağırlığını sadece o hissetti anlamadım.. Annesinin hic pişmanlığı ve ezikliği yoktu oysa.. Ya da ben hiç bir yerde hissetmedim.. Uzun lafın kısası teşekkürler Salim hayatını bizle paylaşıp kısasa kısası okumama vesile olduğun için.. Herkese keyifli okumalar dilerim...
