Çok kazanmak istiyordum; fakat
bu dünyada biliyorsunuz ancak işini bilenler kazanır. Ben de
işimi bilmek istiyordum. Bu yüzden çok okuyordum. Birçok
şeyi biliyordum. Şimdi bildiklerimi unutmamak için büyük bir
savaş veriyorum.
Ben yoktum; hatta ben
yokum, olmadım diyemeyecek bir yerdeydim; kelimeler bile yan
yana gelerek beni tanımlamak istemezlerdi. Ne olurdu benim de
kelimelerim olsaydı; bana ait bir cümle, bir düşünce olsaydı.
Bir yerden sevmeye
devam edebilir miydim? Çünkü sevmek, yarıda kalan bir kitaba
devam etmek gibi kolay bir iş değildi. Ya hiç sevmemişsem bugüne
kadar? Bir kitaba yeniden başlamak gibi, sevmeye yeniden
başlamak pek kolay sayılmazdı herhalde.
Acaba
iyi bir şey olacak mı? Hayır! dedim kendime. İyi şeyler birdenbire
olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan
ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiç bir şey çıkmaz.
Buldum: Yalnız kalmaktan korktukça yalnızlığım artıyor.
Bu sefer gerçekten gülümsedim. İster görün, ister görmeyin;
gülümsedim işte. Her şeyimi kaybetmedim daha; çıkmayan candan
ümit kesilmez, havlayan köpek ısırmaz. Hay Allah kahretsin!
Garip kaderime
gülümsedim; aynaya bakarak tabii. Tatlı bir gülümseme. Eski
neşemi kaybetmediğimi göstermek için. Sonra durgunlaştım.
Neden? Unuttum. Dur, hayır; unutmadım. Yalnız kaldıkça, yalnız
kalmaktan korktukça... Aynadan uzaklaştım...