Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İrem Selli

Reklam
Gökyüzünü göremediğim yerde gömülmüş hissederim. Tuğlalar boğazımı sıkar. Bu yüzden hepsini kırmak isterim. Kırıp parçalamak. Belki de bu yüzden evsiz öldüm. Evlerden nefret ettim...
“İntihar, akla düşen bir damla asittir. Onunla yıkanmasını bilmeyen delik deşik olur ve erir. Bu yüzden intiharın eşiğinden dönen yoktur. Oraya varan orada yaşar. Oraya varan orada ölür. Şimdi sen de o eşiktesin. O eşiğin altında. Ölene kadar. Korkma, sağlamdır yerin. Üstüne gökyüzü çökse, yıkılmaz zihnin. Çünkü durduğun yerde, umursamayacaksın insanlığı. Ama unutma, tırnağın kırılsa mermiyle dolduracaksın ağzını.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oysa gerçekte her şey, bir insan, bir ortam, hatta uğur getirdiğine inanılan bir nesne plasebo olabilir. Plaseboyu bunca esrarengiz kılan şey, hiçbir etken tıbbi içeriği olmamasına rağmen bize kendimizi daha iyi hissettirebilmesidir.
Sayfa 138Kitabı okudu
Ağaçlar ve çimenler, hayatlarındaki stres kaynaklarıyla başa çıkma yeteneklerini besleyen zihinsel vitaminler gibiydiler.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
dırdırcı iç sesimi sakinleştirmek için kullanabileceğim -duvardaki sinek açısından bakmak, tarafsız bir gözlemci açısından bakmak, gelecekte kendimi nasıl hissedeceğimi hayal etmek, günlük tutmak gibi- bir dizi uzaklaşma aracı olduğunu biliyordum. Yine de ... O anın içine gömülüp kalmıştım. İçimdeki dırdırcı sesten başka şey duymaz olmuştum.
dırdırcı iç sesi haddinden fazla dillendirirseniz insanları kendinizden uzaklaştırıyorsunuz.
Işığını nasıl geri getireceğini bilmiyordu ve hiç kimse ışığını kaybettiğini anlamasın diye ona doğum gününde hediye ettikleri ve gökkuşağının bütün renklerini yansıtan pırıltılı ceketini üzerinden hiç çıkarmıyordu
Dünyada o olmadan yaşayamayacağınız tek kimse, kendinizdir; ve insanın hissetmesi gereken de budur.
Sayfa 228Kitabı okudu
Sevgi, karşımızdaki kişi bizi sevmediğinde de bundan etkilenmeden kalıyorsa, değişmiyor, azalmıyorsa, o zaman gerçek sevgidir..
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
İnsan halihazırdaki düzeni, dünyayı, yaşayış biçimlerini, gelenekleri ne kadar az sorguluyorsa, doğrularından ne kadar eminse, herkesin çocuk sahibi olması gerektiğine, çocuk sahibi olmanın karşısındaki insanı mutlu edeceğine de o kadar derinden inanır.
Sayfa 173Kitabı okudu
Dünya, vasat insanlar için düzenlenmiş, vasatın yukarısındaki kimseleri de kendi ortalama çizgisine çekmeye zorlayan biçimleri yerleşik hale getirmiş bir yer
Sayfa 133Kitabı okudu
Bir insanın mutsuz olması, ömrünün sonuna kadar mutsuz olmasını istiyorsanız ona bu endişeleri gerçek problemlermiş gibi aşılamanız tek başına yeterli olur.
Sayfa 122Kitabı okudu
Çocuğun kendisini ifade edebilmesi için önce onun ne hissettiğini, ne düşündüğünü, neyi tercih ettiğini gerçekten de merak eden, duymak isteyen bir anne-baba gerekir.
Sayfa 106Kitabı okudu
Davranışlarını şekillendiren şey çevrendekilerin onayıydı.
Sayfa 355Kitabı okudu
Görmeyi seviyorum, daha çok şey görmek istiyorum ve farklı şeyler görmek istiyorum. 𓁺
Reklam
Bir hafta önce üzerinde hiç düşünmeden okuyup geçeceği "Tanrının çılgın âşığı bir öpücükle ölüyor" satırı şimdi kafasından hiç çıkmıyordu.
Bulutları dağıtmak, güneşi avuçlamak, çocuklarla tepelerde koşmak, ağaçları, rüzgarı, güneşi, yağmuru, insanları onlarla birlikte yaşamak istiyorum.)
Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.
Sayfa 12 - ●♡Kitabı okudu
Bazen öyle dakikalar oluyor ki tek başıma kalmaktan, tek başıma hüzünlenip tek başıma kederlenmekten mutlu oluyorum ve böyle hallerim gitgide sıklaşıyor artık.
Sayfa 135Kitabı okudu
Çok da doğru olmayan bir kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.
Yüreğimi, kaygıyla dönüşümü bekleyeceği bir ağaç gölgesinde bıraktım ve yürüdüm.Durmadan yürüdüm.
Reklam
Küçük bir yaprağın arkasında bir dünya gördüğünü zanneder de koca dünyayı görmeden yaşar. İçinde bir türlü aslını öğrenemediği bir kâinat bulunduğuna kanidir.
Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?