Ben kendini beğenmişin biriyim. Kendini beğenmiş biriyim evet, ama iyi tek bir yanım yok mu? Kendi karakterimin havasını taşıyan bu yazılarım beni umutsuzluğa sürüklerken, bir şey, hiç değilse bir tek şey olsun diye her tarafı didik didik kurcaladım. Bir süre sonra yavaş yavaş kalbimdeki o tutku yitip gitti. Bitap düştüm. Of, bir roman özgürce yazılmalıdır! İnsanoğlu güzel duygularla, berbat edebi eserler ortaya çıkarır. Ne kadar aptalca! Bu söze lanet olsun! İnsan kendini tamamen kaptırmadan roman nasıl yazsın
rahatlıyorsun. şimdi atlayınca hiçbir dert tasa kalmıyor. borçlarmış, okulmuş, memlekettekilermiş, pişmanlıklarmış, utançlarmış, dostlarmış, ağaçlarmış hiçbiri artık umurunda olmuyor. bunu fark ettiğim anda ben o kayanın tepesinde bastım kahkahayı.
Romanım bu tek dize yüzünden başarısızlığa uğrayacak bile olsa, korkakça onu silmek gibi bir niyetim yok. Hazır burada poz keserken bir şey daha söyleyeyim: O ilk satırı silmek, benim bugüne kadarki tüm yaşamımı silmek olur.
“Bu dünya enerji ve eylem dünyası. Ne bilirsen bil, kim olursan ol, ne kadar kitap okursan oku, ne gibi yeteneklere sahip olursan ol, tüm bunları ancak uygulayarak yaşama geçirebilirsin.