Kütüphanemiz var fakat, oradaki kitapları onların hiç okudukları yoktur. Önceleri biraz ilgilenir gibi oldular; sonra kitaplar, sayfaları bile açılmadan öylece kaldı.
Toprak, mülkiyet konusu olamaz; tıpkı su gibi, hava gibi, güneş ışınları gibi alım ve satım konusu yapılamaz. Herkes toprak üzerinde ve toprağın insanlara sağladığı şeyler üzerinde, eşit haklara sahiptir.
. Yazarın kalemi ve kitapları ile ilk defa tanışan biri olarak önce Diriliş Neslinin Amentüsü kitabı ile okumaya başlangıç yaptım.
Yazarın ilk sayfalarda söylemleri bana biraz sert gelse de anlamak istedim ne dediğini, neyi savunduğunu, mücadelesini...
İleryen sayfalarda karşılaştığım fikirleri ise bana mantıklı gelmeye başladı, hele ki günümüzde İslam'ın yanlış anlaşıldığı, yanlış yaşandığı düşünülürse....
Karakoç ; bu eserinde öncü bir neslin, diriliş neslinin yetişmesi gerektiğini ve bu neslin erlerinin taşıması, hayata, yaşamlarına uygulaması gereken özellikleri açıkça belirtmiştir.
Öncelikle diriliş erinin savaşçı olması gerekmektedir.Bu savaşı verirken Karakoç 'un ifadesiyle top,tüfek,molotof ,bomba,füze kullanmayacaktır.Çünkü bu savaş bir ruh savaşıdır, medeniyet savaşıdır, zihniyet savaşıdır.
Aslında bu 68 sayfalık incecik kitaba dair söylenebilecek çok şey var.
Sezai Karakoç' un Kültür, ekonomi ve sosyal plandaki ilkelerine mutlaka bir göz atmalısınız diyorum.
Giyotin, İnsan ırkının yeniden diriliş sembolü haline gelmiş, bu konuda haçı fersah fersah geride bırakmıştı; artık insanlar haçı çıkardıkları göğüslerinde giyotini taşıyorlar, haçın inkâr edildiği yerlerde, giyotin itibar edip önünde saygıyla eğiliyorlardı.
Öyle çok kelle uçurmuştu ki, kanın akıp kirlettiği toprak çürük bir kırmızıya bürünmüştü.
Benim inandığım ve bağlandığım dava, en büyük insan, en büyük yol gösterici, bütün insanlığa ışık tutucu, fiziği ve fizikötesini aydınlatıcı Son Peygamber Hazreti Muhammed’in davasıdır. Davamız ve dava için kavgamız hakikat davası, hakikat savaşıdır.