Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enes Başak

Enes Başak
@drenesbasak
200 syf.
8/10 puan verdi
1984 İstanbul doğumlu olan Muhammed Enes Topgül, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hadis Anabilim Dalında yüksek lisansını yapan Topgül, aynı fakültede araştırma görevlisi oldu. Akademik hayatına doçent unvanı ile devam eden Topgül alanındaki araştırmalarına devam
Râvi
RâviMuhammed Enes Topgül · Ketebe yayınevi · 2021504 okunma
Reklam
192 syf.
10/10 puan verdi
Ayşe Şasa ismini bu kitapla öğrendim. Oysa kendisi birçok Yeşilçam filminin senaristliğini yapmış başarılı biri. “Bir Ruh Macerası” eseri röportaj türünde olup Ayşe Şasa’nın hayatını anlatıyor. Ancak yine Şasa’nın kendisinin ifade ettiği üzere, bu eserde önemli olan Ayşe Şasa değil, onun yaşadıklarını Türkiye’de bir dönem milyonlarca kişinin
Bir Ruh Macerası
Bir Ruh MacerasıAyşe Şasa · Ketebe Yayınları · 20221,989 okunma
72 syf.
8/10 puan verdi
Genç yazar Mehmet Fazlı Gök, 1996 yılında Ankara’da doğdu. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Gök hakkında daha fazla bilgi sahibi değiliz. Belki de kendisi hakkında bu kadar bilgiye sahip olmamızı yine kendisi istedi. Çünkü bu bilgileri, 2022 yılı Yaşar Nabi Öykü Ödülü alan “Çirkin Sevgilim” eserinden öğreniyoruz. “Çirkin Sevgilim” eserinde konu bağlamı birbirinden farklı beş öykü yer alıyor. Eserin geneline akıcı bir üslup hâkim. Okuyucuyu yormayacak düzeyde yabancı kelimeler de içeren eser, bir bakıma bir kültür harmanı yaşatıyor diyebiliriz. Öykülerdeki kahramanlara yaşadıkları sorunlu hayatlarından ve duygularından bir kaçış yolu sunulmuyor. Bir bakıma kahramanlar, sahip oldukları içinden çıkılmaz hayatlarında çaresizce sürüklenip gidiyorlar. Gök eserinde isim belirtmeden siyasi eleştirilerde bulunuyor. “Çünkü onu, yaşanan binlerce travmatik olaydan, mahvettiği çocukluğum ve gençliğimden en fazla bir anlığına soyutlayabilirim” cümlesi ile siyasi eleştirisini en üst perdeden yapıyor. Detaya inmekten kaçınıyor, sadece durumun farkında olduğunu belirtiyor. Ayrıca Gök eserinde, derin ve anlamlı bir yaşantıdan uzak, edebiyat ve sanattan kopuk, hayatını değersiz bir şekilde harcayan kalabalık kitlelere de serzenişte bulunuyor. Sanatçı ve ince ruhlu insanların bu kalabalık kitleler tarafından boğulduğunu belirtiyor. Son derece güzel bir kapanışla biten eser, sanata ve edebiyata hasret yaşayan azınlığın bir sesi gibi duruyor…
Çirkin Sevgilim
Çirkin SevgilimMehmet Fazlı Gök · Varlık Yayınları · 202221 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
632 syf.
10/10 puan verdi
Araştırmacı yazar Salih Suruç, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden 1975 yılında mezun olur. Çeşitli memuriyetlerde bulunan Suruç, İslami eserleri ile ön plana çıkar. “Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı” isimli eseri 1986 yılında Pakistan’da düzenlenen siyer yarışmasında Türkçe eserler arasında birincilik ödülü alır. Bu eser daha sonra farklı dillere çevrilir. Bu eser günümüzde MEB tavsiyeli eserler arasında yer almaktadır ve 583. baskısı yapılmıştır. “Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı” eserinin ikinci cildi, hicretten sonraki 2. Yıldan Peygamber Efendimizin (sav) vefatına kadarki olayları konu alır. Eserde sıkıcı metodolojik bir dil yerine, akıcı ve ruha akseden bir dil kullanılır. Olayların manevi yönünü de içine alan bu anlatım, eser ve okuyucu arasında bir kaynaşma sağlar. Eserde yer yer Said Nursi’nin Risaleleri, çeşitli hadis kitapları ve diğer İslami eserlerden dipnotlar yapılır. Bu ciltte anlatılan bir durum şöyledir. İslam kılıç ile değil gönül ile insanları kazanmayı hedefleyen bir dindir. Peygamberimizin gönle olan hitabı, sonsuz af ve merhameti, ihsanı ve tatlı dili ile Müslüman olanların sayısı, savaş neticesinde Müslüman olanlardan kat kat fazladır. Bu çerçevede, İslamiyet’te hoşgörü, af, merhamet ve ihsan etme özelliklerinin yoğun bir şekilde olduğu ortadadır. Buna mukabil davranıp davranmama ise İslamiyet’in değil, bireylerin meselesidir.
Kainatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı - Medine Dönemi
Kainatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı - Medine DönemiSalih Suruç · Nesil Yayınları · 20211,852 okunma
464 syf.
10/10 puan verdi
Araştırmacı yazar Salih Suruç, İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden 1975 yılında mezun olur. Çeşitli memuriyetlerde bulunan Suruç, İslami eserleri ile ön plana çıkar. “Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı” isimli eseri 1986 yılında Pakistan’da düzenlenen siyer yarışmasında Türkçe eserler arasında birincilik ödülü alır. Bu eser daha sonra farklı dillere çevrilir. Bu eser günümüzde MEB tavsiyeli eserler arasında yer almaktadır ve 583. baskısı yapılmıştır. “Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı” eserinin ilk cildi, Peygamberimizin doğumundan önceki Arabistan ve dünya genelindeki olaylar ile hicretten sonraki 2. yıla kadarki olayları konu alır. Eserde sıkıcı metodolojik bir dil yerine, akıcı ve ruha akseden bir dil kullanılır. Olayların manevi yönünü de içine alan bu anlatım, eser ve okuyucu arasında bir kaynaşma sağlar. Eserde yer yer Said Nursi’nin Risaleleri, çeşitli hadis kitapları ve diğer İslami eserlerden dipnotlar yapılır. Bu ciltte anlatılan bir olayda Ebu Talip’in ölmeden önce iman edip etmediği mevzu bahis edilir. Bu konuda âlimlerin fikirleri birbirinden farklı olsa da çeşitli hadislere göre iman etmediği ortadadır. Bu konu üzerinden kişinin kendi imanını sorgulamasının ve kendi pozisyonunu tahlil etmesinin daha doğru olacağı ifade edilir. Çünkü bu eserlerdeki bir amaç da kişinin kendi nefsini hesaba çekmesini sağlamaktır.
Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı 1 - Mekke Dönemi
Kâinatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı 1 - Mekke DönemiSalih Suruç · Nesil Yayınları · 20214,786 okunma
Reklam
874 syf.
10/10 puan verdi
“Hüccetül İslam” yani “İslam'ın Delili” namı ile anılan İmam Gazali, hayatı boyunca İslam’a hizmet etmiş ve çeşitli mücadeleler sergilemiştir. Yaşadığı dönemde başta Bâtıniler olmak üzere bidat fırkalarına ve İslam’ı doğru bir şekilde yaşamayan ve anlatmayan hocalara ve şeyhlere karşı mücadele etmiş, bunların karşısında İslam’ı daha iyi
İhyâu Ulûmi’d-Dîn - 4. Cilt
İhyâu Ulûmi’d-Dîn - 4. Ciltİmam Gazali · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 202020 okunma
48 syf.
8/10 puan verdi
Yazarlıktan önce bir hekim olarak görev yapan Mihail Bulgakov, sisteme dair eleştirileri sebebiyle Sovyet rejiminde takibe maruz kalır. Eserlerine sansür ve yayın yasakları uygulanır. Rejim eleştirilerini eserlerine yansıtan Bulgakov, “Köpek Kalbi” eserinde yaptığı ciddi eleştiriler yüzünden zor günler yaşar. “Çelik Boğaz” eserinde üç kısa öykü yer alıyor. Bu öykülerde Bulgakov taşrada bir hekim olarak çalıştığı dönemde yaşadığı bazı olayları anlatıyor. Alınan tıp eğitimine dair yer yer eleştirilerde bulunuyor. Taşradaki bir hekim olarak yaşadığı zorlukları ustalıkla aktarıyor. Muhtemelen, bu öyküde yer alan olaylara benzer yaşadıkları yüzünden de ilerde hekimliği bırakıyor. Bulgakov’un bir hekim olarak Sovyet döneminde yaşadıkları, ülkemizde de bir dönem yaşanmış zorluklar olarak toplumsal hafızamızda kayıtlı. İmkânların, aletlerin, ilaçların ve yetişmiş deneyimli insanların eksikliğini ülkemiz çok çekti. Nihayetinde bu benzer zorluklar, benzer kötü hatıralar bıraktı. “Çelik Boğaz” eserinde bu zorluklara dair bazı göndermelere şahit olacak ve bugün bulunduğumuz durum için “çok şükür” diyeceksiniz. Keyifli okumalar diliyorum.
Çelik Boğaz
Çelik BoğazMihail Bulgakov · Can Yayınları · 2021402 okunma
88 syf.
6/10 puan verdi
Nobel ödüllü yazar André Gide, Protestan bir baba ile Katolik bir annenin çocuğu olarak hayatı boyunca dinsel ikilemler arasında kalır. Süregelen bu dinsel ikilemler sonunda, genel ahlaki kanunlardan ziyade, bireysel ahlak ve düşünce anlayışını, özgürlüğü savunur. “Pastoral Senfoni” eserinde André, yaşadığı Protestan ve Katolik ikilemini anlatır. Protestan bir papazın, kimsesiz kör bir kız çocuğunu himayesine almasıyla başlayan eser, karakterler arasındaki romantik ilişkiye ve bunların doğurduğu sonuçlara odaklanır. Dinsel günah kavramı üzerinde durulan eser açısından günah, farklı bir anlatımla işlenir.
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide · İş Bankası Kültür Yayınları · 20224,625 okunma
336 syf.
7/10 puan verdi
John Ronald Reuel Tolkien, tüm zamanların en çok sevilen ve okunan yazarları arasında gösterilir. Hobbit, Yüzüklerin Efendisi ve Silmarillion gibi onlarca dile çevrilmiş kitabın yazarıdır. Kitaplarından uyarlanan filmler dünya çapında gişe hâsılatı ve izlenme rekorlarına sahiptir. Bir dilbilimci olan ve çok sayıda dile hâkim olan Tolkien, eserlerinde yeni diller geliştirir. Kitaplarında kendi geliştirdiği dilleri, ırkları ve medeniyetleri kullanır. 1936 yılında yayınlanan “Hobbit” eserinde Tolkien, cüce ırkının eski vatanlarına kavuşmasını ve onlara yardım eden bir Hobbit’in hikâyesini anlatır. Karakter, mekân ve dil kurguları son derece başarılı olan eser, okuru fantastik bir serüvene sürükler. Tolkien bu eseri ilk başta çocukları için yazar. Bir süre sonra, kendisine yapılan ısrarlı davetler neticesinde eserini bir yayınevine gönderir. Yayınevi eseri yayınlar ve eser çok beğenilir. Tolkien’in tüm dünya tarafından tanınması böylece başlar. Normalde, kitaplardan uyarlanan filmler, kitaplara nazaran başarılı bulunmaz. Hobbit film serisini defalarca izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki film serisi kitaptan daha başarılı, kapsamlı ve ayrıntılı olmuş. Kitapta birkaç cümle ile geçiştirilen yerler filmlerde daha iyi işlenmiş. Kitapta önemli bazı karakterlerin gelişimi yeterli düzeyde yapılmamış. Tüm bunlarla birlikte, bizlere büyülü bir orta dünya serüveni yaşatan merhum Tolkien’e sevgi ve saygılarımı sunuyorum…
Hobbit
HobbitJ. R. R. Tolkien · İthaki Yayınları · 201914bin okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
Uçurumun kenarındayım Hızır Bir dilber kalesinin burcunda Vazgeçilmez belaya nazır Topuklarım boşluğun avcunda Derin yar adımı çağırır Kaldım parmaklarımın ucunda Uçurumun kenarındayım Hızır Bir gamzelik rüzgar yeticek Ha itti beni, ha iticek Uçurumun kenarındayım Hızır Divan hazır ferman hazır kurban hazır Güzelliğin zulme çaldığı sınır Başım döner, beynim bulanır El etmez gel etmez Gözleri bir ret, bir davet Gülce uzak uzak dolanır Mecaz değil maraz değil Gülce semavi bir afet
Gülce
GülceÖmer Lütfi Mete · Timaş Yayınları · 20191,222 okunma
Reklam
120 syf.
7/10 puan verdi
Yılmaz Güney sinema tarihimizin en “farklı ve tartışmalı” isimlerinden biri. “Farklı ve tartışmalının” bileşenleri arasında devrimci sol örgütleri desteklemek ve militanları evinde himaye etmek, eşini araba ile ezmek, sette gerçek silah kullanmayı istemek, bu isteğini reddeden hâkimi öldürmek, cezaevinden 1 gün izinli çıkınca yurt dışına kaçmak ve
Baba
BabaYılmaz Güney · İthaki Yayınları · 202097 okunma
56 syf.
7/10 puan verdi
Fransız yazar Émile Zola dünya çapında tanınan, eserleri çok sayıda dile çevrilen bir yazardır. Dreyfus olayı olarak bilinen bir davada hükümete karşı tavır alması ile ülke çapında kahraman ilan edilir. Doğalcılık anlamına gelen natüralizm akımının edebiyattaki en önemli temsilcilerinden biridir. Eserleri ile birçok isme ilham olur. “Nasıl Ölünür” eserinde beş kısa öykü yer alır. Zola bu eserinde ölümü anlatır. Ölüm döşeğindeki kişinin davranışlarını, düşüncelerini, bu durumdaki kişinin ailesinin davranışlarını anlatır. Kaçınılmaz olmasına rağmen ölümün insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi ifade eder. Ölümle iç içe geçmiş içten pazarlıkları, insanların ikiyüzlülüklerini ve ölümden hemen sonra hayatın doğal akışının devam etmesini kendi duygularını eklemeden olduğu gibi anlatır. Zola bu kısa hikâyelerinde toplumsal sınıf farklılıklarının ölüm üzerinde meydana getirdiği farklılıklara da değinir. Bir tarafta çok sayıda aracın yer aldığı kortejler, yüksek rütbeli bürokratların olduğu cenazeler yer alır. Diğer tarafta ise borç harç içerisinde bir toplu mezara gömülebilen fakir ailelerin cenazeleri yer alır. Zola sınıfsal farklılıkların acı dolu sonuçlarını ölüm üzerinden anlatır. Bu kısa ama güzel eserden alacağınız tadın yüksek olacağını iddia ediyor ve sizleri bu eseri okumaya davet ediyorum.
Nasıl Ölünür
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202215,6bin okunma
84 syf.
9/10 puan verdi
Hüseyin Rahmi Gürpınar edebiyatımızın renkli kişiliklerinden biridir. Toplumcu - gerçekçi bir yazar olan Gürpınar eserleri aracılığıyla, yaşadığı dönemdeki (1864-1944) toplumun kritiğini yapar. Toplumun örf ve adetlerini, törelerini, yaşantılarını, aile kavgalarını ve hurafelerini anlatır. Eserlerinde hicvederken güldürür. Aslında yaptığı gülünç olan halimizi dışa yansıtmaktır. Toplum için sanat yaparak toplumun prangalarından kurtularak gelişmesini ister. “Efsuncu Baba” eserinde Gürpınar, sofu bir karakterin hurafelere, mitlere, efsunlara olan inancını gülünç bir şekilde hicveder. İslam’ın özünde akıl ve bilim varken, bunları bir kenara bırakan karakter, hurafelere ve efsunlara inanır ve bu inancı sebebiyle de bir olaydan bir başka olaya sürüklenir. Karakterin hurafelere olan sonsuz inancı güçlü bir şekilde tasvir edilir. Gürpınar eserin sonunda, gelişimin önünde bir engel olarak gördüğü bu durumun, o dönemde Avrupa’da da mevcut bulunduğunu ifade eder. Ahmet Mithat Efendi de “Şeytankaya Tılsımı” eserinde bu bakımdan Avrupa’yı eleştirir. Gürpınar’ın haklı eleştirisi bugün dahi ortadadır. Onlarca ayet akıl etmeyi, düşünmeyi ve okumayı teşvik ederken, bunları yapmayarak ve üstelik türlü hurafelere inanarak Müslüman olarak yaşadıklarını zannedenler kendilerine ve çevrelerine zarar vermektedirler. Gürpınar’ın gülünç bir dil ile yaptığı bu hiciv, maalesef günümüzde de son derece haklı ve yerindedir.
Efsuncu Baba
Efsuncu BabaHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20187,4bin okunma
64 syf.
7/10 puan verdi
Ahmet Mithat Efendi, Türk edebiyatının yenilikçi ve öncü isimleri arasında yer alır. Yazdığı eserler, çıkardığı Tercümân-ı Hakîkat gazetesi ve dilimize yaptırdığı çeviriler ile modern Türk edebiyatının kuruluşunda hatırı sayılır bir değere sahiptir. Ahmet Mithat Efendi, roman ve öykülerde sırasıyla giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinin yazılması kuralını karşı çıkar. Bu zaman kuralına bağlı kalmanın yazarı esaret altına aldığına inanır. Esaretin de gelişmelere karşı bir engel teşkil ettiğini düşünür. Bu sebeple de bu kuralı tersten işleyerek “Ölüm Allah’ın Emri” eserini kaleme alır. Eserde güttüğü temel amaç kitaplardaki mutat zaman işleyişini yıkmaktır. Merak duygusunu yitirmeden, zaman kavramını tersten işleyerek de bir eserin heyecan düzeyini koruyabileceğini iddia eder. ve nitekim bunu başarır. 1873 yılında yayınlanan bu eser bana, Gabriel García Márquez tarafından 1981 yılında yayınlanmış bulunan “Kırmızı Pazartesi” eserini hatırlattı. Bu eserde de zaman kavramı tersten işlenir ve buna rağmen eserde heyecan duygusu üst düzeyde bulunur. Her ne kadar Ahmet Mithat Efendi bu minvaldeki ilk eseri yazmış bulunan kişi olsa da, eseri modern roman kuralları açısından bazı olumsuzluklar taşır. Lafı daha fazla uzatmayalım. Çünkü okuma ve yorumlama sırası sizlerde…
Ölüm Allah’ın Emri
Ölüm Allah’ın EmriAhmet Mithat Efendi · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,049 okunma
40 syf.
7/10 puan verdi
Nabizâde Nâzım, 30 yıllık kısa ömrüne çok önemli başarılar sığdırmış bir isim. Küçük yaşta ailesini kaybeden Nâzım askerlik eğitimi alır. Bir asker olarak gittiği yerleri dikkatle gözler ve elde ettiği birikimleri eserlerinde kullanır. “Zehra” isimli romanı, Türk edebiyatındaki ilk natüralist, tezli ve psikolojik roman denemesi olarak kabul edilir. Nâzım’ın “Karabibik” eseri ilk gerçekçi Türkçe eserdir. Aynı zamanda köy hayatını anlatan ilk eserdir. Bu iki özellik, Nâzım’ın tanınmasını ve Türk edebiyatında önemli bir isim olmasını sağlar. Bir köylünün hayatından bir kesitin anlatıldığı “Karabibik” tamamen gerçekçilik üzerine kaleme alınır. Nâazım eserinde diyaloglardaki yöresel kelimelere dahi dokunmaz, kendi fikirlerini eserine aktarmaz. Hacim olarak küçük ancak kendisinden sonraki eserleri etkilemesi yönünden Türk edebiyatında önemi büyük olan “Karabibik”, zevkle okuyacağınız bir eser olarak sizleri bekliyor.
Karabibik
KarabibikNabizade Nazım · Ottoman Kum Saati · 20168,8bin okunma
250 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.