Protestan bir papazın himayesine aldığı yetim ve kör bir kızın hikayesi.
Papaz, kıza hayatı, sevgiyi, dostluğu, iyiliği, mutluluğu anlatır. Dünyada ki kötülüklerden, günahtan, ölümden, yanlışlardan hiç konuşmaz. Aslında olan hayatı değil olmasını istediğini.. Masum ve günahsız kızın masumiyetini korumak ister. Hayatında kendisi ile ilgilenen tek gerçek olarak gördüğü papaza karşı aşık olduğunu düşünen kız ve bu masumiyete hayran olan papazın ilişkileri sadece sözlerde sınırlı kalır.( Kesinlikle rahatsız edici ya da yanlış olan bir durum yaşanmamıştır) Ve papazın oğluda kıza aşık olmuştur, evlenmek ister ama babası tarafından evden uzaklaştırılır. Protestan bir babanın Katolik oğlu.
Ameliyat olan kız, gördüğü dünyanın kendisine anlatılandan çok farklı olması, onun icin tam bir hüsrandır.Gerçekleri görür, aslında papaza aşık olmadığını, oğlunu reddetmenin pismanligini anlamış olur.
Körlük ve günah kavramı kitapta sürekli işlenmiştir. Körlük ama ruh körlüğü; sevgiyi ve kötülüğü fark etmeyen. Din, ahlak ve duygular arasındaki çatışma, mezhep farklılığı. Dünyayı güzelliklerle anlatan papazın, kendi duygularına kör kalması.
Kısa ama yoğun, karakterlerin iç dunyalarinda yaşadıklarını anlaşılır bir biçimde, günlük tarzında yazılmıştır.
Yazar Andre Gide'nin, babası Protestan annesi katoliktir. İki mezhebi harmanlayarak bir yaşam sürmüştür. Kitaptaki papaz ve oğlu gibi!!!!