İran'ı bilmeyen sözde İran uzmanları, yıllarca İran'ın ne kadar güçlü olduğunu anlatıp durdular.
İran'ın son yıllarda ne kadar geliştiğinden, Sipahi Pasdaran adı verilen devrim muhafızlarının esrarengiz savaş kabiliyetinden vesaire söz ettiler.
Oysa İran'ı övüp arşa çıkaran bu uzmanlar ne tek kelime Farsça bilir ne de
Mışmışdamışmış...
Batı'nın tek gerçeği zulmü ve sömürüsüdür.
Onun dışındaki bütün her şeyi MIŞ gibidir. Hukuğu, medeniyeti, demokrasisi MIŞ gibi bile değil artık... Gücü dahil...
Meraklısına not;
Gelişmişlik ile medenilik aynı şey değildir.
#gençlik
#inanç
#gayret
#dava
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Modern felsefe dünyasında bir bilgelik feneri olan Mandy Hill, bir zamanlar derin bir gerçeği dile getirmişti: “Birinin hayatında fark yaratmak için kişinin zekaya, zenginliğe, güzelliğe veya mükemmelliğe sahip olmasına gerek yoktur. kalpleri dönüştürme ve ruhlara dokunma gücü... Basit ama derin bir bakımdır.”
Başarının ve maddi başarının sıklıkla yüceltildiği bir dünyada, tek bir nezaket eyleminin veya gerçek bir şefkat gösterisinin başka bir kişi üzerinde yaratabileceği muazzam etkiyi gözden kaçırmak kolaydır. Bakımın güzelliği basitliğinde, engelleri aşma ve insanlığımızın özüyle rezonansa girme yeteneğinde yatmaktadır.
Gürültüye, meşgullüğe ve sürekli performansa değer veren bir dünyada sessiz bir hayata sahip olmak çoğu zaman gözden kaçan bir hazinedir. Başarının nihai işaretleri olarak şöhreti, olağanüstü başarıyı ve aşırı zenginliği yücelten bir kültürde, anonimliğin ve sadeliğin gücü çoğu zaman hafife alınmaktadır.
Sakin bir hayat yaşamanın ve varlığımızın dinginliğinde teselli bulmanın derin bir güzelliği vardır. Bu, sürekli algı ve performansın baskısından bir kaçış, değerimizi sürekli olarak dünyaya kanıtlama ihtiyacından bir kopuş.
Günortadır. İki bina arasındakı yol ayrıcından, mikrorayon məhəlləsinin içindən keçirəm. Yaxınlıqdakı marketdən bazarlıq etmişəm. Əlimdə meyvə-tərəvəz dolu sellofanlar.
Alça, çiyələk, təzə kartof, lobya.
Qarşıda, qarajların yanında iki uşaq futbol oynayır. Yol kəsilib. Keçməyə yol yoxdur. Ayaq saxlamağa məcburam. Qolumun yorğunluğu keçsin deyə,
Sözlerin gücü ve müziğin limanı
Anlatmak istediklerimi bazen sözcüklere sığdıramam işte o an da müziğin limanına uğrarım.
open.spotify.com/track/3zWfjRtvm...
Yaşamın Gücü
Hayatım boyunca en rahat ve en hırslı olduğum anlar dibe en yakın olduğum anlar oldu daima. Bunu psikolojik anlamda sorguladığımda başarısızlığın önemsiz olduğu ve başarı ihtimalinin çok düşük olduğu durumlara yoruyorum. Yani kaybetmenin doğal olduğu, kazanmanın ise gerçekten mucize sayılabildiği durumları seviyorum.Bazen savaşmanın sonuçlarını
....
Adalet ezilenler için bir tuzaktır
Bu başlığı atarken bir avukat olarak biraz gerildiğimi itiraf etmeliyim.
Zira adalet gibi insanlığın “yakıcı” taleplerinden birini böylesi bir önermenin konusu etmek, hele de bunu adaletle doğrudan ilişkili bir mesleğin üyesi olarak yapmak nereden bakarsanız bakın oldukça iddialı.
Tabii bu iddianın