“Bir bakteri gibi üst üste yaşıyorsunuz, size nefes veren ağaçlar yok. Bu ilkel binaların, zehirli mantarlar gibi şu zavallı su birikintisinin etrafını sarmış olması dehşet verici.”
Bu insansılar kendilerine zerre kadar zarar vermeyen zavallı hayvanlara bile böyle davranabiliyorlarsa, kendi gezegenlerinde onlara savaş açan bir yabancıya kim bilir neler yaparlardı…
“Hayvanları öldürüyorlar, ormanları yakıyorlar, çocuklara tecavüz ediyorlar, okyanusları zehirliyorlar. Pes etmesek de bu kötülük devam ediyor. Karşı koyabilmemiz için en az onlar kadar kötüleşmemiz lazım, yoksa yapılan kötülüğe seyirci kalan, cehennemde yaşayan bir avuç intihar eğilimli insana dönüşüyoruz. Görmüyor musun? Pes etmiyoruz ama kazanamıyoruz da! Çok fazlalar, parayla insanları canavarlara dönüştürebiliyorlar. Kötülüğü yasallaştırıyorlar! Psikopatiyi normalleştiriyorlar! Bugün her üç kişiden biri sosyopat. Hissetmeyen, orta beyinleri çalışmayan sosyopatlarla dolu dünya! Pes etmiyoruz ama ya ölüyoruz ya da sadece seyredebiliyoruz.”
Gelişmek o kadar kolay değil, dışarıdan direnç gibi gözüken şey içerideki yetersizlik duygusu olabilir bazen… bazı varlıklar için kendi ile daha fazla mücadele değil, kendini anlama ve kabullenme gerekebilir.