İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara. Yarasız, dertsiz, sırsız insan yok da, işte kimisi üstünü iyi örtüyor. Ben de örttüm. O kadar kapattım ki, kendim bile sormadım kendime.
Bu ailede de, kendi ailemde de benim çok saf biri olduğumu düşündüler. İyi olduğunuzda herkes sizin salak olduğunuzu düşünür. Ben salak değilim. Neler olup bittiğini herkes kadar biliyorum. Ama konuşmamayı tercih ediyorum. Sustuğunda seni saf, salak ve cahil zannediyorlar. Varsın öyle bilsinler. Herkesin bildiği kendine. Ben kendimden razıyım.
Babam anlatacaklarını anlattı. Çok ağladı. İnsanın babasının ağlaması da bambaşka bir duygu. Annelerin ağlamasına alışığız ama baba ağlayınca dünya duruyor sanki.
Neşe bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir şey. Dökünüyorsun, o an ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden, üzerinden. Kasvet öyle değil ama, zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.