Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dâva Anadolulu gençlerden, her biri «portör-ulvî aşıyı taşıyıcı ve bulaştırıcı>> bir aşk kadrosuna maya tutturabilmekti. Ceplerde kaybedilen ve asırlardır dışarıda aranılan güneşi bulup çıkaracak, yerine oturtacak, her şeyi ilk saffet ve asliyet vâhidine irca edecek, hasis ferd kadrolarında eskitilmiş ve pörsütülmüş mânalarla hiçbir alâka kabûl etmiyecek, mutlak hakikat ölçüsiyle aklın hakkını akla ve kalbin hakkını kalbe verecek, tarih boyunca bütün hesaplaşmaları yerine getirecek bir gençlik... Vecdiyle, estetiğiyle, ahlâkiyle, ideolojisiyle sım- sıkı merkeze bağlı, solmayan renk ve geçmeyen ânın, ezel kadar eski olduğu için, ebed kadar yeni dâvanın gençliği... Efendi Hazretlerinin, hani şu «Siz bana o Ümmeti gösterin de, ben de size onun hemen kurtulduğunu haber vereyim>> buyur- duğu topluluğa çekirdek, ölümsüzlük gâyesine destek gençlik...
Efendi Hazretlerini her görüşümde insan, ondan her ayrılışımda hayvanım... Yalnız ağzı ve kalbiyle birtakım doğruları geveleyen, fakat teniyle çöplükte yaşayan bir hayvan... Tam da filozofun dediği gibi, metafizik hayvan...
Reklam
Efendi Hazretleriyle beraber kılınan namazlara dikkat ediyordum: Yakınlardan bazılarını, namazda titremeler tutu- yordu. Omuz ve kol başlarından göğse doğru akan ra'şeler... Bu ra'şeler, namaz dışında, mukaddes isimlerden biri geçerken de oluyordu. Bilhassa Efendi Hazretleri konuşurlarken ve Allah Resûlünün isimleri geçerken... Hareket, yalnız Efendi Hazretlerinde yoktu. Tam ve kat'î temkin makamındaydılar. Sonradan öğrendim ki, bu da, yolun başına mahsus husu- siyetlerden biridir; ve kalbde nur ile zulmet çarpışmasından doğmaktadır. Tam ıstıfaya varmış, süzülmüş temkin ve istikrar makamına varmış olanlar, böyle hallerle alakalı değil... Bana başta, kendisini gizleyememek, zaaf gibi görünen bu ra'şeler, epey sonra, namazlarımda beni de sardı. Zaaf olmaya zaaftı; çünkü eksik çok eksik, her ân renk değiştirici bir makamın habercisiydi. Fakat ben bu zaafı düşünürken, eksikten de eksiktim. Demek ki, o ân, bana göre çok fazla bir nimetti bu...
Belki Efendi bana kitaptan ötesini gösterecek… Belki de kitabın gösterdiğini ama benim göremediğimi gösterecek.
Yol buydu; Efendi Hazretleri buydu ama ben neydim? Şeyh Safiyüddin Hazretlerinin: <<Bîçare Safi, sen tek ayağı yanmış bir köpeksin ki, Üç ayakla o şan kervanının ardından koşmaktasm>>> Dediği köpek kadar olsun, içeriye, öz kadroya kabûl edilmiş miydim?
Yok artık...
Felatun - Evet! Pek acayip kızdır. Ama ne yas! Yemek tabaklarına varıncaya kadar siyah aldırdı. Kendisi tiyatroda bile siyahtan başka bir şey giymez. Elinden gelse güneşin ve gökteki yıldızların dahi üzerine siyah bir tül çekecekti. Râkım - Doğrusu ya, şaşılacak şey. Felatun - Kendisini görmek istemez misiniz? Râkım - Müsaade ederseniz niçin istemem. Fakat bu kadar muhabbetiniz olan bir kızı yabancıya ... Felatun - Peh, adam sen de! Hala kaba Türklük ediyorsun be! Alafrangada öyle şeyler var mıdır? Râkım - Ben nasılsa bir türlü alafrangaya kendimi alıştıramadım da.
Sayfa 83 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Reklam
Efendim! Ayrılık ve mahrumiyetteki, hem de beraberlik içindeki ayrılık ve mahrumiyetteki hayallerin lezzetinde görülen o devam, ne devamdır? Bir kendinden geçme ve baygınlıktan ibaret olup, devamı da birkaç saniyeden ibaret olan ve bir nevi hastalıktan, marazdan başka uygun bir tabiri olmayan şehvetperestlikteki düşüşün hızı hesaba katılacak bir şeydir. İnsan kırk yıl arzulu kalsa, aşktan beklenen lezzet kırk yıl devam eder. Adam kırk yıl genç, şuh, aşık bir halde devam eder. Eğer arzusuyla kırk yıl birlikte devam edecek olsa, oluşacak gına kâmil insanı soğutur, söndürür, ihtiyar eder.
Sayfa 80 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Aşk ruhu denilen hayali varlığın temiz eteği, murdar şehvetle kirlenince
O şehvet denilen şey yok mu? Pek murdardır. Ama gerçekten murdardır. Aşk ruhu denilen hayali varlığın temiz eteği, murdar şehvetle kirlenince zevki kaçar. Lakin o zaman hırs ve kibir insanın gözlerine perde çektiğinden insan o lekeyi göremez.
Sayfa 80 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Siz bu hale cinnet mi dersiniz, ahmaklık mı? Hele biz ikisinden de hiçbirisine ihtimal veremeyiz. Aşkın bir de böyle kavuşma içinde ayrılık tarafı vardır ki bunun erbabı biraz nadirce bulunursa da nadir erbabı bunun zevkini de emsali pek nadir zevklerden bulur. Size kendisini ram ve hatta mal eden bir kızı, yanı başınıza aldığınız halde nefsinizi tutarak o mahrumiyetin, o ayrılığın lezzetini tattığınız oldu mu? Olduysa Rakım'a ne deli dersiniz, ne de ahmak. Yoksa deli demekte de mazursunuz, ahmak demekte de.
Sayfa 80 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
kuruttuğun gül başkasına açınca kudurmayacaksın Fatih efendi
Reklam
Tatlı Tatlı Ağladınız mı hiç?
Canan - (Gözleri dolup, burnu kızararak ve dudaklarıtir tir titreyerek) Ben ne diyebilirim efendim! Size para lazım! Bin beş yüz altınınız olursa, benim gibi tam on beş tane Canan satın alabilirsiniz. Kızın bu lakırdısı üzerine Rakım, içinden kabarıp gelen hissiyatı yutayım derken, başaramayıp gözlerinden boşalttı. Kız bu hali görünce o da artık şiddetli bir gözyaşı selini göz pınarlarında zapt edemeyip taşırdı. Bu halin biçare Canan için pek acıklı bir hal olduğu apaçık görülüyordu. Gerçi Rakım için de acıklıydı ama bu acının içinde bir de büyük lezzet vardı. Bu lezzeti herkes takdir edemez. Halden anlayanlar takdir eder. Ömrünü odun gibi geçirmeyip de beş on defa tatlı tatlı ağlamış ve hem de ağlayışının lezzetine doyamaya doyamaya ağlamış olanlar; o anda Rakım'ın tattığı tadı takdir edebilirler.
Sayfa 77 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Şimdi yüzünü gördüm mü yine his damarlarım açılacak! Canım bu kızın bana olan etkisi nedir? Kendisini nasıl seviyorum bilmem ki! Josephino'nun dediği gibi değil. Benim dediğim gibi de değil, yani ne kardeşim gibi ne de cananım gibi! Bu da bir alemdir, bir sevgi şekli de bu olsun" diye beygirciyi savarak kapıyı çaldı.
Sayfa 59 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çevirmen: Emrah Balcı, V. Basım 2019Kitabı okuyor
Maddi dünyada hoş­lanabileceğim hiçbir şey olmazsa ne yaparım? Hayal âle­minde fikrimi gezdirerek ve gördüklerimin bir kısmını da kendi hususi âlemimde uygulamaya çalışarak şöylece birkaç dakika geçiririm. Zaten Victor Hugo da insan için bundan ziyade zenginliğe ulaşmanın mümkün olmadığını söylüyor.
Sayfa 6
Sultan Süleyman Sormuş Ebussuud Efendi cevaplamış.
Meyve ağaçlarını sarınca karınca, Günah var mı karıncayı kırınca? Yarın Hakk' ın Divanına varınca, Süleyman.'dan hakkın alır karınca!
231 syf.
10/10 puan verdi
Refik Halit ve önemi
EKMEK ELDEN SU GÖLDEN Refik Halit Okurken Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Refik Halit Karay, sıradışı kişiliğiyle hakkında geniş geniş konuşulacak yazarlarımızdandır. Hangi yazdığını okursanız okuyun edebi bir lezzet alırsınız. Mizah, anı, roman gibi türlerde son derece verimli ve nitelikli eserler vermiştir. “Üç Nesil Üç Hayat”
Ekmek Elden Su Gölden
Ekmek Elden Su GöldenRefik Halid Karay · İnkılap Kitabevi · 201152 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.