Lise 3'e giderken köyde koltuk altında bulmuştum Çalıkuşunu. Eski ve yıpranmıştı, bir çok anıyı, yaşanmışlığı sayfalarında taşıyordu. Bana en sevdiğin kitap ne diye sorulduğunda düşünmeden söylediğim şey çalıkuşu oluyor. Çalıkuşunu okurken bizzat yaşadım. O ortamı, duyguyu, insanları. Kitap aşk ve moderniteye adım attığımız dönemlerde yazılan bu kitap kadının kendi ayakları üzerinde durması ve toplumun ona bakış açısını anlatıyor. Kamran ve Feride'nin aşkı Ferde'nin yasadiklari karşısında sönük kalıyor. Kitaba Kamran ve Feride'nin aşkı için başlamışken bitirdiğimde aklımda kalan tek şey Feride'nin o dönemde kendi ayakları üzerinde nasil durduğu. Feride'nin Gitti her yerde ürkek bir kuş gibiydi hiçbir şey bilmeden, sonunu düşünmeden sadece istediği için kor yüreğiyle ilerliyordu, kararlı, gözü kara Feride sarı çiçek hikayesini öğrenmeseydi hayatını çizemezdi. Nacizane fikrim okumadıysanız fazla zaman kaybetmeden okuyunuz. Çalıkuşu herkesin kendini bulduğu bir kitap..