Seni suçlamıyorum, seni sen olduğun gibi seviyorum, sıcakkanlı ve unutkan, özverili ve sadakatsiz, seni öylece her zaman ki halinle ve şimdi de olduğun gibi seviyorum.
Hâlâ hatırlıyorum: sen yanımda uyurken, bende nefes alışını dinliyor, bedenini hissedip sana bu kadar yakın olduğum için mutluluktan karanlıkta ağlıyordum.
Seni sadece bir defa olsun görmek, sadece bir defa seninle karşılaşmak, tek isteğimdi benim, sadece bir defa daha bakışlarımla uzaktanda olsa yüzünü görebilmek…
Sen, benim için, sana nasıl söylesem ki? Bu konuda yapılacak her karşılaştırma kifayetsiz kalır, çünkü sen benim için her şeydin, hayatımın tamamıydın. Benim için her şeyin, sadece seninle bir bağlantısı olduğu sürece anlamı vardı .
Oysa yaşarken ölüm yoktur; öldüğümüzdeyse artık var olmayacağımıza göre, zarar görmeyiz. Böylece ya yaşıyoruzdur ve ölüm bize zarar veremez ya da ölüyüzdür ve zarar görebilmek için mevcut değilizdir.
Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu.
Ama aslında bu kadar basitti işte:
Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan aşıksın.'
" Eğer, hayatınızın herhangi bir an'ına gidip orada sonsuza dek kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri, o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalına asılı salıncakta sallanırken... Öteki, bütün hayatım boyunca en çok sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün..
Senden ayrı olduğum bir tek an yok,
çok uzaklarda olsan bile
seni taşıyor her şey
kokular, sesler, seslenişler,
ne zamandır görmüyor gözlerim,
unuttum tanıdığım ne varsa,
bir tek senin yüzün,
çok uzaklarda olsan bile...