Aslında sanatçı hayatını yaşadığı şekliyle anlatmamalı, anlatmak istediği şekliyle yaşamalıdır. Hayatı Arzu ettiği kendi ideal portresine uymalı, kişi bu portreyle bütünleşmeli, olmak istediği kişi olmayı başarmalıdır.
Sayfa 26 - Gide A., a.g.e., 3.1.1892 JurnaliKitabı okudu
Hangi zorluğun içinde olursak olalım en büyük silahımız Allah'a beslediğimiz hüsnü zandır. Kutsi hadiste Rabbimiz "Ben kulumun zannı üzereyim, beni nasıl tanırsa öyle muamele ederim" buyurur.İstiğfar halinde olup Allah'a hüsnü zannı muhafaza eden kimseyi hiçbir dert ihata edemez.
Kitap okuma kültürü de maalsef popüleriteye dahil/ kurban oldu. Çok basit, çok kıymetsiz kitaplar(!) bir kaç fenomen tavsiye edince, "aşağıya ürünün linkini bırakıyorum" kıvamında ucuzluklarla satılınca gündem oldu. Gerçekten "kitap" olma kalitesi taşıyan nice yazılar, çalışmalarsa çok geri planda kaldı. Tecrübeli alimler, yetenekli edebiyatçılar, dahi cümle mühendisleri artık yayınevlerinin de dikkatini çekmiyor. Kimse yetenek ya da kalite arayışında değil. Bi nevi arz-talep meselesi... Herşeyi geçtim de gerçekten kitapların da bu sahte pazara alet olmasına çok üzüldüm.
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
o eski heyecan ölür
an gelir biter muhabbet
çalgılar susar heves kalmaz
şatârâbân ölür
Batı'nın Ortaçağ Kalıntısı Zihniyetle Yetiştirdiği Filozof Ancak Bu Kadar Olmuş
"Nasıl ki aslanlar pençeler ve dişleri, fiiller ve domuzlar azı dişleri, boğalar, mürekkep balığı suyu bulandıran ve karartan mürekkebimsi sıvı ile donatılmışsa doğa, kadınları da kendi kendini koruması ve savunması için ikiyüzlülük ve riyakarlık yeteneği ile donatmıştır. Doğa, erkeklere fiziki güç ve akli meleke biçiminde bahşettiği kabiliyetin tamamını kadınlara bu şekilde bağışlamıştır."