Dışımızdaki değerlerin koyduğu amaçlara ulaşmak için çabalıyoruz ama bu arada içimizdeki değerleri unutuyoruz; hayatımızdaki kopukluk buradan gelmekte.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. O benim." diyeceksin. "
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
Ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
Hangi dağın türküsüdür,
Kalbimde iniltisi duyulan nağmeler..
Buğulu camlara sinmiş yazılar,
Yarım yamalak hatıralar,
Yankısı düşmüş de paramparça işte aynalar