Akşamın kızıllığı gecenin karanlığına gebe,
Düşüyor dünya ile güneş arasına gece denilen perde.
İşte başladı sızısı,
Yüreğimin bir türlü kabuk bağlamaz yarası.
Yara ki dermansız, tabipsiz ve de ilaçsız.
Tüketir ümitlerimi ilerleyişi yaşımın zamansız.
Düşlerim tarumar, gerçekler tatsız.
Benim halim, memleketin hali.
Tapılan hakkın yeri şimdilerde tam bir yangın yeri.
Tozlu raflarda unutuldu gitti,
İki lokma rızkın önüne serilen liyakat bezi.
Dün döndük kıbleye,
İmam bağırdı; sözünün eri kişi niyetine.
Hoş kaydı kıblemizin ekseni,
Ellerimiz bağlı göbeğimizin altında,
Yüzümüzü döndük kıblenin aksi tarafa.
Nasıl dersen memleketin hali,
Kahkahalar bastırdı feryadın yerini.
Ataların, erenlerin hayır duası.
Belli mi olur belki açar bahtımızı.