Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enes Aytekin

Îtikadnâme | İlk lâzım olan şey
Herkese ilk lazım olan şey Allahü teâlâ'nın sıfât-ı zâtiyye ve sıfât-ı subûtiyyesini doğru bilmesi ve inanmasıdır. Bilmemek özr olmaz, günâh olur.
Reklam
Fıkh-ı Ekber'de Resulullahın ana babasının küfr üzere gitmeleri
Peygamberimizin (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem), ana babasına istiğfar için izin istediklerinde bundan men' edilmelerinin hikmeti ne idi? Diye sorulursa, cevâbında deriz ki: Bunların o vakit ümmetlik şerefiyle şereflenmelerine henüz irâde-i Sübhânî taalluk etmediğinden, maslahat te'hîrde idi. İmam-ı Azam Ebû Hanife'nin (radıyallahü teâlâ anh) mevcûd, matbû ve terceme edilmiş Fikh-ı ekber'inde, Resûlullahın ana ve babasının küfr üzere gittikleri görülmekte ise de, bu kelimeler, bu ifadeler dördüncü hicri asırda, o şanı büyük imami tenkis ve gözden düşürmek emeliyle Bağdadda bazı münâfık ve zındıklar tarafından maksadlı olarak uydurulmuş hilelerdendir. Bu dedikodu, bu fitne ve fesad ateşi tâ o zaman alevlenmiş idi. Ebû Hanife'nin kendi el yazısı ile olan asıl nüshası üzerinde ulemadan müteşekkil bir hey'etin yaptığı incelemede, bu gibi cümleler görülmedi ve bunların hased ve fesâd ehlinin desise ve hileleri, zındık ve mülhidlerin ilâveleri olduğu ortaya çıktı. Bu vâki'a [olay] bütün İslâm âlemine duyuruldu. Bütün Fıkh-ı ekber nüshaları tedkik ve tashîh edildi ve hakîkatin, arz ettiğimiz gibi olduğu kesinleşti. Bugün elimizdeki Fıkh-ı ekber tercümeleri, tedkîk ve düzeltmeden evvel o tarafa yayılan nüshalardan terceme edilmiştir.
Mektubat
Efendi hazretleri buyurdu: Mektûbât, Reşehât gibi kitâblar çok kıymetlidir. Fârisîyi az bilen Mektûbât’ın fârisîsini okusun.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mektubat
Her gidişimde Mektûbât okurlardı. Çünkü İmâm-ı Rabbânî hazretlerinden sonra, bu yolun büyüklerinin sohbetlerinde, hep Mektûbât okundu. "Ben Mektûbât’ı aslı üzere Fârsça’sından okumak için fârisîyi öğrendim" buyurdular. O zaman, bir kitâb için bir dil öğrenilir mi, düşündüm, ama sonunda ben de Onlar gibi, Mektûbâtı aslî dilinden okumak için fârisîyi öğrendim.
Yâ Rabbi! Bu dünyâda bizi O büyüklerin zemânında yaratmadın ise de, âhıretde mahşer meydânında bizi onların arasında bulundur! Peygamberlerin efendisi hurmetine "aleyhi ve aleyhimüssalâtü vettehiyyâtü vetteslîmât" bu düâmızı kabûl buyur!
Sayfa 168 - 120. MektûbKitabı okudu
Reklam
Sohbet
Sözün kısası, bu gönül dağınıklığının ilâcı, gönlünü Allahü teâlâya vermiş olanların sohbetidir. Böyle olduğu çok çok bildirilmiştir.
Sayfa 167 - 119. MektûbKitabı okudu
Allah adamlarına dil uzatmak felâkettir!
Bizi sevenlerden mevlânâ Kâsım Alînin yolladığı mektûb geldi. İçindekiler anlaşıldı. Câsiye sûresi onbeşinci âyetinde meâlen, (İyi iş yapan, kendine iyilik etmiş olur. Kötülük yapan da, kendine etmiş olur) buyuruldu. Hâce Abdüllah-i Ensârî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Yâ Rabbî! Her kimi kovmak istersen, bizim üzerimize saldırtırsın!) buyurdu. Fârisî beyt tercemesi: Korkarım ki, derdlilere gülenler, Tard olurlar, îmânı gayb ederler. Hak teâlâ, bütün müslimânları, bu fakîrlere inanmamakdan ve onlara lâf atmakdan korusun! İnsanların efendisi hurmetine “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” bu düâmızı kabûl buyursun! Âmîn.
Sayfa 166 - 118. MektûbKitabı okudu
116. Mektûb
Dünyâya düşkün olmakdan ve dünyâya düşkün olanlardan, aslandan kaçmakdan daha çok kaçmalıdır.
Âlim ve Ârif
Hem ulûm-i zâhiriyyede, hem de ulûm-i bâtıniyyede âlim ve ârif olmak lâzımdır. Ulûm-i zâhiriyye: akl, fikir ve hâfıza, zeka ilimleri. Ulûm-i bâtıniyye ise, kalb ilimleridir. Ulûm-i zâhiriyye, mektebde okumakla, hocadan işitmekle olur. Ulûm-i bâtıniyye ise, bir mübârek zâtın kalbindeki feyzlere kavuşup, gönül gözünün açılmasıyla olur. Ulûm-i zâhiriyyeyi öğrenene âlim denir. Kalb bilgilerini bilip, öğrenene de nasib olana da ârif denir, ârif! Bu ilimleri öğrenenler, Kur'ân-ı kerîmde medh ediliyor.
Sevgi
Biz efendim, sevgi nedir onu dahî bilmeyiz. Seviyoruz deriz ama, sevmek ne demek onun farkında değiliz efendim. Şimdiki insanlar hayvanî arzûlarına, nefslerinin şehvetlerine, arzu ve isteklerine sevgi diyorlar, aşk diyorlar. Hâşâ! Aşk, muhabbet, sıfât-ı ilâhîdir efendim. Mübârekdir, muhteremdir, mukaddesdir.
Reklam
Zikrin Günlük Sayısı
Zikrin günlük sayısı en az beş bin olmalıdır. Fakat bu kadarı azdır. Ramazan-ı şerîfe mahsûs olmak üzere onbeş bin, Ramazan hâricinde, işin olduğu takdîrde yedi bin, olmadığı zaman yine onbeş bin olması evlâ ve ahrâdır.
Sayfa 563 - 2. CildKitabı okuyor
Zevk
“Zevk ise, sofiyye hâline amelî olarak vâkıf olmakla olur. Bu zevk, istidâdı orta derecede olanlara ancak on sene bir mürşid-i kâmilin sohbetinde devam ile hâsıl olabilir.”
2. Cild, Syf. 589Kitabı okuyor
Bu tarîkın sâlikine...
Bu tarîkın sâlikine iki şey zarûri lâzımdır. Birisi, sohbetin edeblerine riâyetle şeyh-i muktedâya muhabbet, diğeri devâm-ı zikirdir.
İmam Taberânî'nin bildirdiği hadîs-i şerîfte buyuruldu: “Allahü teâlâ mahlûkatı yarattı. Onlardan Âdem oğlunu seçti. Onlardan da Arab kavmini seçti. Arabdan da beni seçti. Her zamanda hep iyilerden, seçkinlerden seçkinlere intikal eder gelmişim. Arabı sevenler beni sevdiği için severler. Araba düşman olanlar, bana düşman oldukları için düşman olurlar.”
2. Cild, Syf. 67Kitabı okuyor
109. MEKTÛB
Allah adamları “kaddesallahü teâlâ esrârehüm”, kalb hastalıklarının tabîbleridir. Bâtın hastalıklarının giderilmesi, bu büyüklerin tedâvisi ile olur. Bunların sözleri ilâcdır Bakışları şifâdır. Onlarla beraber bulunanlar kötü olmaz.
Sayfa 161Kitabı okudu
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.