Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enver Kolsuzoğlu

Koşul Önermeleri
Bir akşam yemeğinde, Bertrand Russel'a yanlış bir önermeden nasıl doğru bir önerme çıkarılacağı sorulur. - Örneğin, der soruyu soran muzip, eğer 0=1 ise Papa olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz? Bertrand Russell omuz silkerek, - Bundan kolay ne var, der. Eğer 0=1 ise 1=2 olur. Çünkü, 1=1 eşitliğiyle 0=1 eşitliğini toplarsak, 1=2 eşitliğini buluruz: 1=1 0=1 +____ 1=2 Demek ki 2, 1’e eşitmiş. Şimdi Papa’yla beni boş bir odaya koyun. Odada kaç kişi var? - İki kişi elbette! diye yanıtlar soruyu soran. - Ama iki bire eşit. Demek ki odada bir kişi var. Papa’yla ben... Yani ben Papa’yım... Bu açıklamalar aslında p yanlış olduğunda, p⇒q önermesinin doğru olması gerektiğini göstermiyor, yalnızca doğru olabileceğini gösteriyor.
Reklam
Leibniz; fiziği, matematiği, mantığı ve felsefeyi birleştirmek istemişti ve kuşkusuz şu fıkrayı çok sevebilirdi: Bir mühendis, bir matematikçi, bir mantıkçı ve bir filozof İskoçya'ya gitmek üzere yola çıkmışlar. Yolda, bir kayanın üzerine oturmuş duran siyah bir koyun görmüşler. - Gördünüz mü, demiş mühendis, İskoçya'da koyunlar siyah. - İskoçya'daki bazı koyunlar siyah demek istedin herhalde, demiş matematikçi sertçe. - Acele etmeyelim, diye eklemiş mantıkçı. Şu an tek söyleyebileceğimiz İskoçya'da en az bir siyah koyunun olduğudur. - Ve hatta, diye devam etmiş filozof, gerçekten emin olabileceğimiz tek şey, bize bakan tarafının siyah olduğu.
RISC vs. CISC
• RISC (Reduced Instruction Set Computer): Dilimize "Azaltılmış Komut Kümeli Bilgisayar" olarak geçen bu yaklaşımda, komut kümesinin olabilecek en yalın seviyeye indirgenmesi hedeflenir. Bu yaklaşıma göre, bir işlemcinin komut kümesinde temel komutların olması yeterlidir ve temel komutların çeşitli organizasyonuyla, her türlü karmaşık işlem yapılabilir. Bu yaklaşımın çıkış noktası, hızlı, verimli ve ucuz bilgisayarlar üretmektir. (...) • CISC (Complex Instruction Set Computer): Dilimize "Karmaşık Komut Kümeli Bilgisayar" olarak geçen bu yaklaşımda, işlemcilerin çok sayıda farklı komutu çalıştırabilecek kapasitede olması hedeflenir. Komut çeşitliliği sayesinde, gelişen ve karmaşıklaşan yazılımlar ile daha rahat başa çıkılabilir. Bu yaklaşım doğrultusunda tasarlanan işlemcilerin komut kümesinde, temel komutların yanı sıra, teknik olarak çok fazla ihtiyaç duyulmayan komutlar da bulunur. (...) Modern bilgisayarların büyük kısmında CISC yaklaşımını kullanan, Intel ve AMD işlemcileri tercih edilir. RISC yaklaşımı ile tasarlanmış işlemciler, genellikle daha az elektrik tüketirler. Elektrik ihtiyacı konusundaki bu önemli avantaj, bu yaklaşım ile tasarlanmış işlemcilerin cep telefonlarında, akıllı telefonlarda, dijital televizyonlarda ve navigasyon sistemlerinde kullanılmasını sağlar.
Sayfa 47 - Ek Bilgi: Apple'ın Mac ve iPad'ler için 2020'de duyurduğu ARM tabanlı M1 işlemciler de RISC mimarisini kullanmakta.Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
OSMANLI'DA KÜRDİSTAN
Fakat onuncu asırda idi, ki Sultan Selim evvel kürre-i zemini bir padişah için az görerek, sekiz seneden ibaret olan devr-i saltanatında Mısır ile umum-ı Arabistan'ı ve yarı Kürdistan'ı bir merkeze rabt eyledikten başka Hilafet-i İslâmiyeyi vezaifini bihak icraya muktedir bir hanedana naklederek, İskender'e, Cengiz'e ve hatta Timur'a dağ-ı derun olan cihangirlik fikrinin İslamiyet kuvvetiyle husulüne lazım olan esbabı istihzar eyledi.
Front-End ve Back-End Programlama
Programlama literatüründe kullanıcının gördüğü arayüzlere ön yüz (front-end) denmektedir. Bunun yanında, uygulamaların arkasında çalışan veri tabanı erişimi, hesaplama rutinleri gibi işlevlere ise arka yüz (back-end) adı verilmektedir. Büyük ölçekli uygulamaların ön yüz ve arka yüz geliştirici takımları işbirliği içinde çalışmaktadır.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Osmanlı'da Kölelik
Çerkesü'l-asl dokuz yaşında kul cinsi* bir esiri ilel ve eskâmdan salim olarak Harput Mal Müdürü sabık Mustafa Efendi'nin haremine kırk adet lira-i Osmani mukabilinde füruht ettiğimi mübeyyin işbu senedim bi't-tahrir hanım-ı mumaileyhaya teslim kılındı. Esirci Hacı Ömer *Kölelik statüsünü anasından babasından devralan, ailesi de köle olan kişi. Ha­kan Erdem Tarih-lenk’te “[B]azı Çerkes esirciler sattıkları kişinin gerçekten de kul sınıfından olduğu yolundaki muhtemel şüpheleri dağıtmak ve tabii ki legal bir şekilde bu ticareti yaptıklarını göstermek için alıcıya, aldıkları kişinin ‘kul cinsi’ olduğuna dair yazılı garanti dahi veriyordu,” diye belirtmektedir. (Y.N.)
Alfabe Tartışması
Felâtun: (hâlâ o mübarek tebessümle) Hanımların zekâvet ve dirayetlerine söz ister mi? Fakat birâder ben bu derslerin içinde bazı şeyler görüyorum da bir mana veremiyorum. Ezcümle şu elifbada, bu pe, çe, je harfleri var mı ya? Biz mektepte iken elif, be, te, se, cim, ha, hı, dal, zal, rı, ze, sin, şın diye okuduk. Bunları görmedik. Bunlara ne isim vermeli? Can (Ziklas): Evet muallim efendi! Felâtun Efendi öyle söyledi. Bizim zihnimiz şaşırdı. Râkım: Hayır Efendim! Bunda zihin şaşıracak bir şey yok. Felâtun Beyefendi ra’nâ bilirler ama birdenbire zihinlerine gelmedi. Vâkıâ beyim, mektepte biz buyurduğunuz gibi okuduk. Ama bizim okuduğumuz elifba yalnız Arapça içindir. Türkçe için ise ondan fazla birkaç harfe ihtiyacımız vardır. Meselâ “paşa, çavuş, müjde” yazacağımız zaman nasıl yazarız? Elbette bu harflere muhtaç olmaz mıyız?
Osmanlı'da Kölelik
Dadısı bazı tanıdığı esircilere sipariş etmiş olduğu cihetle öteden beriden birkaç Arap cariye geldi ise de Fedâyi bunları bir, nihayet iki gün tecrübe eder, beğenmez, yine iade eyler idi. (...) Bir gün Râkım Efendi (...) ak sakallı bir Çerkez’in yanında bir kız olduğu hâlde bir kapıyı çaldığını gördü. Kıza dikkatle baktı. Baktığı anda yüreği kıza aktıysa da “Adam neme lâzım? Dadım beyaz istemiyor Arap istiyor, bu bizim işimize elvermez” diye alıp yürüyüvermiş idi. Zira ak sakallı ihtiyarın yanında bulunan kız beyaz, hem de güzelce bir Çerkez idi. (...) Kızın cariye ve satılık olup olmadığını sordu. Cariye satılık imiş. Görmek istedi. Gösterdiler. Uzun boylu, kara gözlü, kara kaşlı, ufarak ağızlı, güzel burunlu, hâsılı mütenâsibü’l-âzâ bir şey idi ise de gayet zayıf ve hastalıklı, on dört yaşında olduğundan öyle olur olmaz müşterinin beğeneceği gibi bir şey değil idi. Fakat ne idi kızda o baygın bakışlar? Neydi mahzûnâne tebessümler?
Yazılım, Uygulama, Program
Genel kanının aksine yazılım, uygulama ve program birbirinden farklı kavramlardır. Donanımın karşıtı olarak yazılım, bir bilgisayar sisteminin fiziksel parçaları haricindeki her şeyi ifade eder. Bilgisayarınızın ilk açılış sekansını yönetmekten sorumlu olan BIOS, kullandığınız cep telefonunun işletim sistemi ve arabanızda kullandığınız dijital radyo arayüzü. Hepsi birer yazılımdır. Uygulama, kullanıcıların bir grup koordineli işlevi, görevi veya etkinliği gerçekleştirebilmeleri için tasarlanmış bilgisayar programlarıdır. Program ise bilgisayara neyi, nasıl yapması gerektiğini belirten kodlar bütünüdür. Uygulamalar bir ya da birden fazla bilgisayar programından oluşabilir. Örneğin; popüler ofis uygulamanızı bilgisayara yüklemek için kullandığınız "Setup.exe"; bir programdır, uygulama değil.
Sayfa 199Kitabı okudu
İnternetin Türkiye'ye Gelişi
İnterneti kullanıcılara bir an önce açma kararlılığında olan ODTÜ, aylık paket faturalarının paylaşılması konusunda TÜBİTAK'ın desteğini alınca, harekete geçer. İnternet faturalarının yükü fazla olmasın diye sınırlı bir kitleye açılacaktır. Bir süre sonra, Hollanda'da, (...) NICHEF enstitüsüne X.25 ile bağlanılır. Bağlantı hızı düşük olsa da, internet karşılarındadır. Karakter tabanlı bir erişim sunan Telnet'tir bağlandıkları ağ. (...) Türkiye gayrı resmi bir şekilde de olsa, internete bağlanacaktır. Başbakan yardımcısı Erdal İnönü'nün de katılımıyla 1992 yılı ekim ayı sonunda bir açılış töreni yapılır. 1993 yılı mart ayında ise PTT'den beklenen haber gelir: Hat kullanıma açılacaktır. (...) Testlere başlanır ve "tamam artık çalışıyor" denildiği gün, hattın kullanıcılara açılmasına karar verilir. Ankara-Washington arasındaki bu 64K'lık bağlantının gerçekleştiği 12 Nisan 1993, resmi olarak Türkiye'ye internetin geliş tarihi olarak kabul edilir.
Sayfa 315Kitabı okudu
Reklam
Bilgisayardan Önce
"Örneğin, Bursa Üniversitesi 117 puanla öğrenci alacağını ilan edecek. TRT'nin 22:45 haber bülteninde ilan edilirdi. Siz ertesi gün saat 10:00'da orada olmazsanız o imkanı kaçırırdınız. Bu yüzden öğrenciler, terminalde ellerinde transistörlü radyo, haber bültenini dinliyor, kendi puanlarının yettiği bir bölüm görürlerse hemen bilet alıp o şehre gidiyorlardı." Ünal Yarımağan ile Özel Söyleşi, Ağustos 2004
Sayfa 112Kitabı okudu
"Elektronik Beyin"den "Bilgisayar"a
1960 yılında ilk bilgisayar Türkiye'ye geldiğinde, basın ondan, "elektronik beyin" diye bahsetmeyi seçerken, uzmanları da "kompütür" ya da "elektronik hesap makinesi" demeyi tercih etmekteydi. (...) Bilgisayar sözcüğünün ilk kullanımı ise 1969 yılına dayanmaktadır. (...) Hacettepe Üniversitesi bilgi işlem merkezi
Sayfa 155Kitabı okudu
İlk Bilgisayara Tereddüt
"Karayolları Genel Müdürlüğü Amerika'dan elektronik beyin almış. Bu beyin bilmem kaç memurun, bilmem kaç ayda yaptığını, birkaç dakikada yapıyormuş... Yalnız insanın içine bir şüphe düşüyor: Biz Allah'ın verdiği beyni kullanamazken, Amerika'nın verdiğini nasıl kullanacağız bakalım." Çetin Altan Milliyet'ten
Türkiye'deki İlk Bilgisayar ve Bilgisayar Destekli Uygulama
1960 yılında Amerikan ICA fonundan sağlanan teknik yardım ile satın alınan ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nde hizmete sokulan IBM 650 Data Processing Machine, Türkiye'nin ilk bilgisayarı olarak kabul edilir. (...) Ankara yakınlarındaki 63 km'lik Polatlı-Sivrihisar yolu Türkiye'nin bilgisayar destekli ilk modernizasyon uygulaması olur.
İnternetin Doğuşu ve Tarihsel Gelişimi
İnternet “bağlantılı ağlar” anlamına gelen “interconnected networks” sözcüklerinin birleşmesinden oluşmuştur ve birbirine bağlı bilgisayarların oluşturduğu uluslararası ağdır. (...) 1965 yılında MIT’de araştırmacı olarak görev yapan Lawrence Roberts ile Thomas Merrill, bilgisayarların ilk kez birbirleri ile iletişim kurmasını sağladılar. Ardından 1966 yılına gelindiğinde Lawrence Roberts DARPA’da çalışmaya başladı ve ilk internet ağı olan ARPANET isimli proje önerisini yaptı. Başarılı bir öneri olan ARPANET çerçevesinde ilk bağlantı 1969 yılında yapıldı. İlk başta University of California, Stanford Research Institute, University of Utah ve University at Santa Barbara olmak üzere dört farklı üniversitede bulunan bilgisayarlar arasında bağlantı kuruldu. Bu ilk girişimin ardından düzenlemeler yapılarak çoklu merkezli bilgisayarlar ARPANET ağına bağlandı. Böylece 1969 yılında kurulan ARPANET ile internet kavramının ilkel ilk sürümü kullanılmaya başlanmış oldu.
Sayfa 133Kitabı okudu
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.