Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Eslem Yaşar

Eslem Yaşar
@eslemyasar
Marmara Üniversitesi
104 okur puanı
Ocak 2019 tarihinde katıldı
Eslem Yaşar tekrar paylaştı.
Batı uygarlığı sürekli değişmekte ve hiçbir zaman "varlık" durumunu alamadan biteviye "oluşmakta"dır. Bu böyledir çünkü Batı, görüşünü üzerine rabt edeceği tek ve muhkem bir Hakikat'a, hayatta tasdik edecekleri tek bir muteber bir kutsal Kitab'a, bir model olarak hayatta örnek alınacak, sözleri, eylemleri, davranışları ve bütün hayat tarzı taklit edilecek tek bir insanî rehbere sahip değildir. Batı uygarlığında herkes, her birey, kendisine bir kimlik ile hayatın anlamı ve gayesini yine kendi başına aramak durumundadır.
Sayfa 111
Reklam
108 syf.
·
Puan vermedi
Gölgene Sahip Çık
Gölgene Sahip ÇıkRobert A. Johnson
7.8/10 · 120 okunma
Aşk ve Tanrı imgemizi yansıtmak
Aşık olmak, kişinin gölgesinin özellikle altın parçasını, tanrısal imgesini -ister erkek ister kadın olsun- bir başka kişiye yansıtmaktır. Hemen o kişi, üstün ve kutsal her yin taşıyıcısı olur. Kişi, sevgiliyi överken güzel ve etkili konuşur hale gelir ve tanrısallığın dilini kullanır. Ama bu deneyim tahterevallinin en sağ ucundan gelir ve her

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşk ve gölge
Kişinin yaptığı en güçlü ve en değerli yansıtmanın aşık olmak olduğunu keşfetmek son derece şaşırtıcıdır. Bu da bir gölge yansıtmadır ve büyük bir olasılıkla kişinin sahip olabileceği en derin dinsel deneyimdir. Gölgenin, Jung'un ilk dönemdeki kullanımıyla, kişinin kişiliğinin bilinçdışı kıs- minda uzanan herhangi bir şey olduğunu hatırlayın. Şunu da hatırlayın: Burada ele aldığımız mesele sevme edimi ile değil, olma ile ilgilidir.
Sert törenlerin simgesel anlamı
Bütün dünyadaki ve her çağdaki törenler çoğunlukla yıkım niteliklidir: Kurban, yakma, törensel öldürme, kan akıtma, oruç ve cinsel perhiz. Niçin? Bunlar, simgesel yol- dan gölgenin bedelini ödeyerek kültürü koruyan ritüel dillerdir. Yıkıcı unsurları yok ederek kültürü koruduğumuzu düşünme hatasına kolayca düşebiliriz. Ama görece- ğimiz üzere, bu yıkıcı unsurları özümsemeden bir kültürü harekete geçirmenin yolu yoktur. Bu yüzden, gerçek bir dinsel tören aydınlık kadar karanlık içermek durumunda- dır. Bir kez daha belirtelim: Katolik Ayini'ne baktığınızda yıkım ile yaratmanın, kötülük ile kurtuluşun kusursuz bir dengesini görürsünüz.
Reklam
Ruh, dış eylem ile iç eylem arasındaki farkı bilmez. Her iki durumda da gölge niteliklerimizi sonuna kadar yaşarız (benliğin bakış açısından). Kültür, ancak istenmeyen unsurları simgesel olarak yaşarsak iş görebilir. Bütün sağlıklı toplumların zengin bir tören yaşamı vardır. Daha az sağlıklı olanlar, bilinçdışı dışavurumları temel alırlar: Savaş, şiddet, psikosomatik hastalık, nevrotik acı çekme ve kazalar gölgeyi yaşamanın çok düşük dereceli yollarıdır. Tören ve ritüel, aynı şeyi gerçekleştirmenin çok daha akıllıca yollarından biridir.
Ejderhayı öldürmek & Ejderhayla bütünleşmek
Orta Çağ kahramanları ejderhalarını öldürmek zorundaydılar; modern kahramanlar ejderhalarını geri götürüp, kendi kişilikleri ile bütünleştirmek durumundalar.
Gölgenize (usulüyle) dokunur, bildik kalıbınız dışında bir şeyler yapabilirseniz, ondan büyük bir enerji akacaktır. Bu dinamiğe dayalı ilginç bir olgu vardır. Papağanlar küfürleri sıradan sözlerden daha kolay öğrenirler çünkü küfürlerimizi son derece enerjik söyleriz. Papağan, bu sözlerin anlamını bilmez ama onlara yatırılan enerjiyi işitir. Hayvanlar bile gölgede gizlediğimiz gücü kavrayabilmektedir!
“Bilmelisiniz ki, Tanrı gölgenizi egonuzdan çok daha fazla sever!”
**** Ego ve gölgenin bütünlenmesi: başlangıçtaki bütünlük haline dönüş.
Faust, büyük bir güçle şunu ortaya koyar: Egonun kurtuluşu, ancak gölgenin kurtuluşunun ona paralellik göstermesi ile mümkündür. Gölge bilince çekildiğinde daha yumuşak, daha esnek, daha uysal hale gelir. Faust'un karakteri, gölgesinin eklenmesiyle bütünlenir. Mefisto ile karşılaşması Faust'un bütünlüğünü kazanmasını sağlar, bunun tersi de doğrudur. Daha doğru bir deyişle, egonun da gölgenin de kurtuluşu için ikisinin dönüştürülmesi şarttır. Bu ikisinin birbiriyle teması, onları başlangıçtaki bütünlüklerine döndürür. Bu, cennet ile cehennem arasındaki bölünmeyi iyileştirmenin ta kendisidir. Şeytan (gölgemizin bir başka adı), bir zamanlar cennet topluluğunun bir parçasıydı ve kıyamet günü geldiğinde doğru yerine geri döndürülmesi zorunludur. Bu geniş kapsamlı mitolojik ifade, bireysel ruh için de geçerlidir: Bu söz bize, gölgeyi aslına döndürmenin ve reddedilmiş niteliklerimizi redden kurtarmanın her erkek ve kadının görevi olduğunu söyler.
Reklam
Düşmanlarımızı sevmemiz tavsiye edilir ama iç düşmanımız, kendi gölgemiz saldırmak ve kışkırtıcı bir durumu olabildiğince kullanmak üzere beklerken bu mümkün değildir. İç düşmanı sevmeyi öğrenebilirsek, o zaman dış düşmanı sevme -ve bağışlama- şansımız da olur.
Başkasının gölgesiyle karşı karşıya olup, karşılık vermemek, dehanın ta kendisidir.
Gölge üzerinde çalışılmazsa
Gölge üzerinde bilinçli olarak çalışmazsak, gölge hemen her zaman yansıtılır. Başka bir deyişle, gölgeyi baş- ka bir kişinin ya da başka bir şeyin üzerine atar, böylece onun sorumluluğunu üstlenmeyiz.
Sanattan uzak toplumların kabalaşma nedeni…
George Bernard Shaw, işkencenin tek alternatifinin sanat olduğunu söylemiştir. Bunun anlamı şudur: Ya yaratıcılığımız törensel ya da simgesel dünyayla uğraşır ya da onun alternatifi olan kabalıkla yüzleşmek durumunda kalırız.
891 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.