Otuz yedi yaşına geldiğimde kendime kendi gözümle mi, başkalarının gözü ile mi bakacağımı, hangisinin daha az tahripkâr olduğunu sezemez hale gelmiştim.
Ne zaman el ele tutuşsak kalbimiz çarpıyordu, o an korkularım da, dünyanın gürültüsü de silinip gidiyordu. Her şeyin yolunda gideceğine inandırmaya çalışıyordum kendimi.
O güne dek hayatta çok değerli bir ortağım olarak gördüğüm hafızam, birdenbire düşmanım kesilmişti. Ah bir susturabilseydim onu ya da boşaltabilseydim, bembeyaz bir sayfa açabilseydim!