Tarih yazmak kolay değildir… Ama ondan da zor olan, yazdığın tarihte yüzyıllarca yaşamaktır.
İşte o, bu nedenle yalnızca Mustafa Kemal değil, Mustafa Kemal Atatürk’tü. Adı vardı, ruhunun gücünü yansıtan. Ve ruhu vardı, adını herkesten çok taşıyan ve yaşatan…
Kalbi vardı, kendisi için atmayan, ama milyonlara nefes olmak isteyen. Mucize adamdı
Daha önce İlber hocanın ‘Tarihin Sınırlarına Yolculuk’ kitabını yorumlamıştım. Orada bahsettiğim bir çok unsurdan bahsedebilirim. Her iki kitapta da İlber hoca ile bir söyleşi söz konusu. En önemli fark bu eser yalnızca tarih değil, hayatın bir çok alanı işlenmekte. Sorulan konular üzerindeki bilgi birikimlerini kendi perspektifi ile biz okurlarına ışık tutmakta. İlber hocanın kendine has realist tarzı ve değindiği enstanteler beni esere sıkıca bağladı. İçimi ısıttığı kadar hayaller de kurdurdu. Ayrıca değinmek isterim ki; cevaplar kadar, sorulan sorular da bir o kadar önemli. Bitmesini istemediğim bir şarkı etkisi yarattı.
İncelememe İlber hocanın güzel bir tavsiyesi ile son vermek istiyorum: “Bizde kimse yerinden kıpırdamaz. Halbuki değişmeyi, değiştirmeyi bileceksin. Konforundan vazgeçmeyi göze alacaksın. Kendi dünyanı yerinden kendin oynatacaksın. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır.”
Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız.
Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak.
Kalbim bir kayadır ki, neredeyse yıkılacak,
Hayalden köprülerle kalbimi sarmayınız.
Sayfa 119 - YKY, Varlık(43), 15 Nisan 1935Kitabı okudu
Sabahattin Ali’nin şiirlerini okurken ask acısı, yalnızlık acısı, varolus acısı, özgürlüğü yitirmenin
ve insanlara kendini ifade edememenin acisi gibi acıları ceken bir insanın ağlayışını dinler gibi hissettim coğu kez. Cözümsüzlüğü, tükenmeyen yakınmaları ve şiirinde ses ve söz sanatlarının adeta bir kısır döngüde gibi kendini tekrar edişi dikkatimi çekerken; şiirde o aranan bilmecevari esrarlı bir söyleyiş yerine, açık ve ortada bir anlatım ortaya koyduğunu düşünüyorum.
Bütün ŞiirleriSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 201920,9bin okunma
Oysa biz, dışarıdan taşların eklenebileceği binalara değil; dallarının bir sonraki budağını, yapraklarının bir üst tabakasını kendi öz suyundan oluşturan ağaçlara benzeriz.