Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hüzeyfe Gül

Hüzeyfe Gül
@fatefighter
Of course one day!
Muhasebe
Lisans
Bursa
1 Ağustos
116 okur puanı
Şubat 2023 tarihinde katıldı
Kişinin kendine ettiğini Edemez kişiye hiçbir fani Bu kahpe hırsı. ne kıskanç kini, ne şarap Ne de haşhaş edemez.. Kişinin kendine ettiğini tayfun, boran Dağ, taş edemez.Kişinin kendine ettiğini Edemez Kişiye hiçbir fani tutmazsa gerçek dost elini kendi kendiyle baş edemez. Kişinin kendine ettiğini Sarhoş edemez, ayyaş edemez Mezar soyan nebbaş edemez...
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Reklam
Hangi kalem yazmış öf öf, benim yazı mı?
MÜSEDDES (*) (Müseddes-i Na't-ı Şerif-i Nebevî) 1. Sultan-ı rûsül şâh-ı mümeccedsin Efendim Bî-çârelere devlet-i sermedsin Efendim

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yetiş ey keştibânım büsbütün deryada yangın var Değil derya yalınız cümle hep sahrada yangın var Açıldı bağ-ı vahdet gülleri mest oldu bülbüller Zemîn ü âsumân dünyâ ve mâfîhâda yangın var Erişti nev-bahâr vakti figâna başladı bülbül Değil bülbül yalınız ol gül-i ranâda yangın var Kaşınla kirpiğin zülfün beni mest etti ey dilber Değil mestane gözler kâmet-i zîbâda yangın var Muhabbetden yarattı Ol Habîb´i Hazret-i Mennân Değil kim Ol Muhammed Hazret-i Mevlâ´da yangın var Hitab-ı "kün fekân" erdi zuhura geldi akl-ı küll Felekler gulgule düştü kamu esmada yangın var Zemîne indi me´vâdan nice yıllar döküp kan yaş Yalınız ağlayan Âdem değil Havva´da yangın var Nice yıl hasret-i hicran oduyla yaktı Kenan´ı Yanan Yakûb değil gör Yûsuf u Zelha´da yangın var Cihan halk olalı göster bana âsûde ahvâlin Ki yok bir istirahat esfel ü âlâda yangın var Erişti Sâmî-yi Sultân beraber dilber-i rûhân Değil yalınız Erzincan Yemen San'a'da yangın var Bilinmez Salih'in rengi çalınır tablı gülbangı Kurulmuş Kerbelâ cengi yaman gavgâda yangın var
Salih Baba
Salih Baba
Aşiyân-ı mürg-i dil zülf-i perişanındadır Kande olsan ey peri gönlüm senin yanındadır Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib Kılma derman kim helâkim zerhr-i dermanındadır Çekme dâmen nâz edip üftadelerden vehm kıl Göklere açılmasın eller ki damânındadır Mest-i hâb-ı nâz ol cem et dil-i sad-paremi Kim anın her paresi bir zevk-i müjganındadır Bes ki hicranındadır hâsiyyet-i kat'ı hayat Ol hayat ehline hayrânem ki hicranındadır Ey Fuzûlî şem-veş mutlak açılmaz yanmadın Tâblar kim sünbülünden rişte-i cânındadır
Fuzuli
Fuzuli
Reklam
Sevdim Seni
Fâriğ olmam eylesen yüz bin cefâ sevdim seni Böyle yazmış alnıma kilk-i kazâ sevdim seni Ben bu sözden dönmezem devr eyledikçe nüh felek Şâhid olsun aşkıma arz u semâ sevdim seni Bend-i peyvend-i dilim ebrû-yı gaddârındadır Rişte-i cem‘iyyetim zülf-i siyeh-kârındadır Hastayım ümmîd-i sıhhat çeşm-i bîmârındadır Bir devâsız derde oldum mübtelâ
Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.
Alırlar seni
İrfân meclisine erişebilsem Varub anlar ile görüşebilsem Aşkın kervânına karışabilsem Yolda bırakmazlar alırlar seni Âşıkların solmaz tâze gülleri Zikr ü tevhîd eder dâim dilleri Evliyâullahın doğru yolları Yolda buluna gör alırlar seni Dervîş olan abâ giyer eynine Sincab samur komaz gayrı göynüne Cihân zerre kadar gelmez aynına Buna râzı isen alırlar seni Hazret-i Nûreddîn aşkın rehberi ÂTIF dervişlerin ednâ kemteri Gelirsen demezler gelme dön geri Kapudan savmazlar alırlar seni
Turgut Uyar – Vaiz Sokak
“Ben sana kürk alamam doğrusu Güzel bileklerine bilezik alamam Bir kap yemek, bir elbise Öyle bir tad var ki fakirliğimizde Başka hiçbir şeyde bulamam… Sokağımız arnavut kaldırımı, Evimiz ahşap iki oda. Daha iyisi de olabilirdi ya, Şükür buna da.”
Cihanı hiçe satmaktır adı aşk Döküp varlığı gitmektir adı aşk Elinde sükkeri ayruğa sunup Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk Belâ yağmur gibi gökten yağarsa Bâşını âna tutmaktır adı aşk Bu âlem sanki oddan bir denizdir Âna kendini atmaktır adı aşk Var Eşrefoğlu Rumî bil hakikat Vücûdu fâni etmektir adı aşk
Reklam
Merdiven
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Makber
Eyvâh!.. Ne yer, ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı. Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden. Ben gittim o hâksâr kaldı, Bir kûşede târumâr kaldı. Bâkî o, enîs–i dilden eyvâh! Beyrût’ta bir mezâr kaldı.
Dilimden dökülmesi gereken kelimeler zorla göğsümün içine gömülmüş gibi. Nefes almak için bile ağzımı açsam kalbim sızlıyor.
günaydın.
Her gün aynı güneşe bakıyor aynı güneşle aydınlanıyor aynı güneşle ısınıyoruz fakat bambaşka dünyaların insanlarıyız.
Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur.
Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur
Unutamadığım
Açardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın. Tavşan kanı, kınalı - berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri... Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne.
Reklam
Sevdan Beni
Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz, uykusuz kaldım, Terketmedi sevdan beni...
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Onca kalabalığa rağmen yalnız, onca gürültüye rağmen sessiz ve onca geceye rağmen yorgun...
Herkes
Kimsenin kimseyi sevdiği yok. Herkes herkesten nefret ediyor. Kalpler kurumuş, ruhlar ölmüş. Herkes bir çırpınış içinde. Herkes kendini, gününü kurtarmanın derdinde. İlahi kitaplarda anlatılan kıyamet sahnesinden ne farkı var? Herkesin içinde kendi kıyameti kopmuş fakat bedenlerin ayakta kalabilmesi için herkes herkese adeta katlanıyor.
Gülce
Uçurumun kenarındayım Hızır, Bir dilber kalesinin burcunda, Vazgeçilmez belaya nazır. Topuklarım boşluğun avucunda, Derin yar adımı çağırır, Kaldım parmaklarımın ucunda. Uçurumun kenarındayım Hızır,
İstanbul’u Dinliyorum
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor
Beklenen
Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
Reklam
Ben Sana Mecburum
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski İstanbul mudur?
Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli, Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Yahya Kemal Beyatlı
Yahya Kemal Beyatlı
Üzülme
Lâ tahzen! (Üzülme!) İnsanlar senin kalbini kırmışsa üzülme! Rahman: (C.C), “Ben kırık kalplerdeyim” buyurmadı mı? O halde ne diye üzülürsün ey can? Gündüz gibi ışıyıp durmak istiyorsan; Gece gibi kapkaranlık nefsini yak! “Derdim var” diyorsun; Dert insanı Hakk’a götüren Burak’tır; Yusuf’u hatırla. Dert nerede ise deva oraya gider. Yoksulluk
Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme. Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme. Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı? Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme. Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru. Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme. Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için... Bizi öyle harab,