Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Olgunay

Olgunay
@fatmaolgunay
Instagram: _yarindansonra
17 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Eylül
Eylül… Usulca git ekim günlerine, Sarsma ağaçları. Sarıyken yaprakların daha, Hemen kahverengiye dönme. Hazır değildir belki. Biraz bekle derim. Usulca dön ekime.
Reklam
Saklı Bahçe
Bu sabah, sessiz kalmıştı bahçedeki asmalı köşk. Mor ve yeşil taneli salkımları olan asma suskundu, yapraklarında oluşan dökülmeler için güneşin gölgesine bezenmeliydi… Kiremit rengi çatının boynundaki sarmaşıklar, Küçük Hanım’ın demli çayına yarenlik yapıyordu. Aralanmak dahi istemiyordu demir kapı! Siyah halka bir elin içinde “Küçük Hanım’a çayın var mı ?” diye seslenmiyordu… Bahçe her zamanki cambaz hareketlerini sergilemiyor ve dutlardaki albenili hava Küçük Hanım’ın dikkatini çekmiyordu. Cezbedici her şey bugün saklı bir bahçe gibiydi. Çıtı pıtı demlik, bugün tek bir gönlün sohbetinde kalmaya kararlıydı. Buhar imece usulü çıkıyor gibiydi. Zarif bir bardağın içindeki çay, renginden mutlu olmasına rağmen deminin kaygısını çekiyordu. Çaydaki demin kararı, kendine dönüşte zorlanan Küçük Hanım’ındı. Kamelya! Kambur ağaçların ortasında bahçenin en güzel yerinde durmaktan çok memnundu. Kararlı gözlerini bir sütun gibi dimdik duran bahçe kapısına çevirmiş, güne ortak olacak bir ayak sesini bekliyordu. Derlenmeliydi bugün sohbetler!Kalbin kölesi olan yalnızlıkların dağıtılması gerekiyordu.
İstersen...
İstersen… Bir kelimeyle yad edebilirsin yolculuğunu, Kondurabilirsin vedanı, akşamı yazan taş sokakların sükunetine, İstersen, Özlediğini söyleyebilirsin kardeşim dediğin soğuk tenli yüzlere, Seviyor, sevmiyor diye koparmana gerek yok sarı yüzlü papatyayı; Kederiyle yüzleşmek için dalında kalmalı. İstersen, Sevgisiyle seni sınayan yalınayak gözlerin merakını giderebilirsin… Omzunda uyuyan bu gözleri maviyle buluşturabilirsin… İstersen; Yaslanmana gerek yok, Dağa benzettiğin kalplere, “Nafileymişsiniz!” dersin içinden öylece. Ve dönersin! İstersen, Kendini bilirsin, üzerinde metanetli adımlarla şehrin güneşini indirebilirsin, güneşi kendine çevirip, Kendine ‘yeniden‘ dersin.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eksik
EKSİK Kıvamını bulamayan deniz tam gibi görünse de denizin bir bölümü eksikti. Bu eksiklik öyle aşikardı ki gizlenmesi mümkün değildi. Güneşli bir duvak takmıştı kendine, yüzündeki yağmurlu tebessümlerin görünmemesi için. Üzerine düşen ince dalları bile taşıyamaz olmuş, dalgalarının boyunu yarıştırmaktan bıkmış, kumlara sarılmasını hiç
Güneş
Güneş… Eşik yaptın denizi sarı yüzünün çizgilerinde. Şakaklarına denizin beyazından saçlar çizdin… Nazlıydın bugün, siyahın avuçlarına konmak istemedin. Palazlanan kalbinde hayallerin coşmaya başladı. Niyet ettin misafir olmak için kumların arasında. Yalın bir konuk için çok şeye gerek yoktu. Denizin sesi yeterdi.Yoksuldu renklerinden. Zenginliği öğretseydi deniz ona. Mavi tahtasında, zenginliğin ‘Suların Bestesi‘ olduğunu söylediğinde bir enstrümana benzettiği gözleri dinlemek için hazırdı.
Reklam
Nisan Kızı
Denizleri biriktiriyorum, Dalında kekikleri siyahlanmış dağların hüznünü kurutmaya… Yağmurları çağırıyorum, kışa hazırlanan pıhlamur ağaçlarını güldürmeye… Evreni büyüten yeşil kalp! Mahzun olan, Yalnız olan sen değilsin. Kalbinin yeniden yeşille konuşması için her bir yağmur tanesi seninle şarkı söylemeye hazırlanıyor. Yağmur yağıyor, Seller akıyor, Nisan kızı, Dağdan bakıyor…
Yeşil Köşk
Gidip gelen beyaz tüllerim, yıldızları taşıyor martıların kanatlarına. Askıda kalan ekmeklerimi uçuruyorum son kez sandal kıyısındaki çocukların oyunlarına doğru. Gün sonunu bekleyen çocuklar! Yıldızların denizi gibi derin sevdaları var. Oyunları; taştan ve çıplak ayak üzeri oynanan ,gün batımını dinlemeyenlerden… Çocuklar işte… Şen olalar diyorum içimden . Bayram ömürlü çocuklar… Kendilerinden uzun ve cılız çizilmiş diğer yarılarını kahve yanığı ağacın ardındaki gölgelerden buluyorum. Sebat gösteren mektuplarımı gölgelerine sığınarak gönderiyorum. Penceresi olmayan dilimin, taşlara kapalı olduğunu söylüyorum çocuklara. Lüzumu yok sırdaş gönüllere diyorum deniz rüzgarının esintisi yeter. Beyaz tüllerin üzerinde gelen yosunların peşindeyim. Bir tarafa yığarsam bahçesi yosun yeşili olan bir ev yapabilirim. Ve çocuklarla evin kapısını boyayıp Yosun Köşkü’müzün kapısında deniz duasını yapabiliriz.
Dua
Hayalini kurduğun şey senindir. Senin olan nasibindir. Nasibin iki avuç arasında duaya tutunarak gelmiştir.
Hayal
Alnından öpülesi ay, az kaldı ortada görünmene. Sohbete dahil edeceğin sırma saçlı çocuklarını toplarsın. Yanında güneşten kalma sıcaklık, sizi sabaha dek götürür. Çakmak taşından çıkan kıvılcımlar yıldızlara eşlik eder. Üzerine sedir kurduğumuz dünya, mevsimleriyle ısıttığı günleri soğukkanlı duygulara yöneltir. Hayal etmenin ne büyük dost olduğunu anlatır. Kalbine emek veren ressamın fırçasında deniz olur, gözlerini kapattığında düşlerin şiirinde şaire döner… Hayal bu! Gül kadar nazlı ve hatırlı… Pembe ve beyaz. Açtıkça daha pembe, dalları yere dokunan ve gül kokulu hayaller. Bazen gül gibi ısrarcı olmalı Ay!Simasındaki inatçı karartıları aşık etmeli güle. Hayal edebildiği kadar aydınlık olacağını bir fark etse! Gül yapraklarının üzerine damlayacağı geceleri yakındır oysa. Hayal! Zengin kalplerin martılarıdır. Firar etmeyi bilmezler o kalplerde. Martılar, güle meftun olan aya ulaşmak için gökte geceleyip ayın kalbini tutmaya başlar. Gül yaprakları ayın üzerine damlamaktadır. Hayal, gemideki pencereden bakan küçük kızın gözlerine güzergah çizmiştir artık. Can atmaya burada devam edecektir.
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son ırmak kuruduğunda, Son ağaç yok olduğunda, Son balık öldüğünde... Beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacaktır... Bilge İnsanlar... Yeri Göğe İndirelim Kitabı’ndan... Ne kurusa ırmak Ne ağaç yok olsa Ne de balık ölse... Sonlar böyle yaşanmasa! Beyaz adam, para çok şey senin için. Ya ırmakta yürüyen balık için? Ağacı büyüten ırmak için önemli olan ne? Onlar için kıymetli olan Yer ve Gök... Yaşama damla koymaktır onlardaki amaç! Bir vedaya tutunmadan balık,ırmak ve ağaç, kendimizi çözmeliyiz. Öyleyse “Göğü Yere İndirelim” Gök ve yerdeki olanları anlayalım. Parayı ,gökyüzündeki sevgiye değişelim... Keyifli okumalar dilerim :)
Göğü Yere İndirelim
Göğü Yere İndirelimÖzgür Balpınar · Timaş Genç Yayınları · 20161,465 okunma
Reklam
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Göğü Yere İndirelim
Göğü Yere İndirelimÖzgür Balpınar
8.5/10 · 1.465 okunma
481 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“İstanbul’un benim hayatımda çok önemli bir yeri var. Çünkü ben bu şehirde olgunlaştım.” Bu sözler İstanbul’da büyük acılar çekmiş olduğunu vurguluyordu. Zülfü Livaneli kitabındaki karakteri böyle anlatıyordu. Olgunlaşmak, fiziksel büyümenin sonlandığı, hayatındaki evrelere ulaştığını sandığın anlardan sonra da yaşanabiliyordu. Wagner‘in yaşamındaki gibi ! Denize itilen eşiyle vedalaşması, ömrünün son anında bu sevdadan oluşan bir mektuba kavuşması olgunlaşmaktan başka bir şey olamazdı. İstanbul ! Hayalinde gezdirdiği bu şehir ona vuslatı verecekken, yeni çekeceği acıları başlatan bir şehir olmuştu. İstanbul, Wagner gibi herkese farklı yüzünü gösteriyordu. Kiminde erişilmez bir son, kiminde heyecanlı bir ilk... Okumaya dahil edilen günlerinize iyi bir dost olacaktır SERENAD...
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,9bin okunma
481 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Serenad
SerenadZülfü Livaneli
9/10 · 136,9bin okunma
Olgunay

Olgunay

, bir kitabı okumayı düşünüyor
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali
8.3/10 · 172,3bin okunma
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.